Bayram tatili boyunca Şanlıurfa, adeta bir ziyaretçi akınına uğradı. Balıklıgöl başta olmak üzere tarihi hanlar, camiler, müzeler ve çarşılar yerli ve yabancı turistlerle dolup taştı. Bu yoğunluk, turizmin şehir ekonomisine katkı sunabilecek potansiyelini bir kez daha gözler önüne serdi. Ancak bu potansiyeli fırsata dönüştürmek için sadece yoğunluğu izlemek yetmez; planlı hareket etmek, tedbir almak ve denetimi elden bırakmamak gerekir.
Şanlıurfa, sahip olduğu kadim geçmişi, kültürel zenginliği ve mistik atmosferiyle tanıtımda hak ettiği yeri henüz bulamamış bir şehir. Oysa küçük dokunuşlarla büyük değişimler mümkün. Özellikle turizmde hizmet kalitesi, ziyaretçilerin şehirden memnun ayrılması için belirleyici unsur. Bu noktada Balıklıgöl ve çevresindeki esnafımıza büyük sorumluluk düşüyor.
Ahilik geleneği, sadece ticareti değil; dürüstlüğü, saygıyı ve hizmet kalitesini esas alan bir medeniyet mirasıdır. Bugün bu anlayışı güncelleyerek esnafımıza yönelik eğitim programları ve seminerlerle turizmde yeni bir bilinç kazandırabiliriz. Turiste saygı, esnafa kazanç olarak geri döner. Karadüzen sistemle, günü kurtarma anlayışıyla uzun vadeli başarı elde edemeyiz.
Unutmayalım ki bir şehri ziyaret eden turistin en çok hafızasında kalan, gördüğü manzaradan çok yaşadığı deneyimdir. Güler yüz, temiz çevre, düzenli trafik, makul fiyat ve kaliteli hizmet... Bunlar sağlandığında Şanlıurfa, yalnızca ziyaret edilen değil; tekrar tekrar gelinmek istenen bir şehir olur.
Kültür ve inanç turizminin başkenti olabilecek bu şehrin her bir ferdine, özellikle de turizmle birebir temas hâlinde olanlara önemli görevler düşüyor. Bu bayram yaşanan yoğunluğu bir başlangıç kabul edelim; Şanlıurfa’yı hak ettiği noktaya birlikte taşıyalım.