Dost muyuz, Düşman mı?
Soykırımcı ABD’nin saldırgan başkanı Trump, katil Netanyahu’yu beyaz sarayda ağırladı.
Basın mensuplarının da hazır bulunduğu bu görüşmede, “Suriye’de 2 bin yıldır kimsenin yapamadığını Erdoğan yaptı, Suriye’yi kontrol altına aldı” diyen cahil Trump’ı aydınlatmak için yazıyorum:
Sen servetine servet katmaktan, gayrimenkullerinin sayısını artırmaktan başka bir şey düşünmediğin için Suriye’nin aslında tarih boyunca kendi başına bir devlet olarak ayakta duramadığını bilemezsin…
Suriye’nin geçmişte Emeviler, Abbasiler, Tolunoğulları, Bizans, Selçuklular, Eyyübiler, Zengiler, Hamdaniler, Fatımiler, Urfa Kontluğu, Moğol İmparatorluğu, Memlüklüler, Antakya Prensliği ve daha birçok devletin hakimiyeti altında kaldığını da bilmemen normaldir...
En son 402 yıl boyunca Osmanlı Türk devleti tarafından adaletle yönetildiği, hanlar, hamamlar, hastaneler, medreseler, demiryolları, camiler yaptırıldığı halde ilk tökezlediği anda Osmanlı’ya başkaldırdığın da haberin yoktur.
Türk hakimiyeti yerine Fransız mandasını kabul ettiğini de duymamışsındır.
Ama dev-sol, tikko, dhkp-c, pkk gibi terör örgütlerinin Suriye’deki kamplarda eğitildikten sonra masum insanları katlettiğini mutlaka biliyorsundur.
Kısacası senin bahsettiğin 2 bin yıl boyunca Suriye hiçbir zaman tam bağımsız bir ülke olamamış, her zaman başka milletler tarafından yönetilmiştir. Bir farkla, çoğu zaman zulümle, bazı zamanlar adaletle…
Neyse, bunları yaza yaza elbet sana öğreteceğiz Trump efendi!
Şimdi farklı bir konuya değinmek istiyorum.
Daha doğrusu katil Netanyahu ile görüşmende, Türkiye ve Erdoğan hakkında söylediklerin konusunda bir samimiyet testi yapmak istiyorum.
Hani, Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı öve öve göklere çıkarıyorsun, “dost” olduğumuzu söylüyorsun ya,
O zaman parasını ödediğimiz halde bizi dolandırdığın ve teslim etmediğin F-35 uçaklarımızı hemen teslim edersin,
Türkiye’de 16 farklı noktada bulunan üslerinin bir kısmını hemen kapatarak sayılarını azaltırsın,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni hemen tanırsın,
Her sene 24 Nisan’da Ermeni soykırımı yalanlarına destek vermezsin,
Pkk ve diğer terör örgütlerine verdiğin maddi ve manevi desteği hemen kesersin,
Kucak açtığın fetö’nün üst düzey yöneticilerini hemen Türkiye’ye iade edersin,
İş dünyasında depreme yol açan gümrük vergisinden Türkiye’yi hemen muaf tutarsın,
Türkiye’de ihtilal yapsın diye, insan yetiştirmez, satın almaz, içişlerimize karışmazsın,
Canının istediği zaman bize ekonomik yaptırım uygulamaktan vazgeçersin,
Senin konsolosluk görevlilerin, Doğu ve Güneydoğu illerimizdeki sözde sivil toplum kuruluşlarıyla hemen ilişkilerini keser,
Bunları yapmadığın taktirde senin dostluğuna asla inanmam.
Tarihi bir kin ile her zaman bize saldıracağını düşünürüm.
Çünkü, devletinin 249 yıllık tarihinde ilk defa İngilizce dışında bir dil (Türkçe) ile hazırlanmış bir antlaşmaya imza attığını unutamıyorsun…
…ve bu antlaşma sonucu, Türklere tek seferde 642 bin altın ödediğini, sonrasında her yıl 12 bin altın ödemeyi kabul ettiğini unutamıyorsun.
O zaman şunu da unutma ki,
“Seni vergiye bağlayan o kan ölmedi, bu bedende yaşıyor!”
|