Şanlıurfa'da eskiden taziye evleri vardı, şimdi ise neredeyse lokantalara dönüştü! İnsan acısını mı yaşasın, yemek organizasyonunu mu düşünsün belli değil…
Bir taziye evine gidiyorsunuz, içeride yas var ama aynı zamanda fırından yeni çıkmış lahmacun kokusu da var!Kaçak çayı, suyu , acı kahvesi derken taziye evine gelmemiş gibi hissediyorsunuz.Merhumun ardından bir köşede “Allah rahmet eylesin” sesleri duyulurken, diğer köşede “Abi kebabın içindeki isot acı değildi ” diye şikayet edenler var!
Bir de işin ekonomik boyutu var! Acılı aile, bir yandan yas tutarken bir yandan da iki gün boyunca yüzlerce kişiye yemek yetiştirmeye çalışıyor. Şanlıurfa'da taziye evi masrafı düğün masrafını geçmiş durumda. Cenaze sahipleri, "Ölenle ölünmez" demeden önce "Aman, şu taziye borcunu nasıl ödeyeceğiz?" diye kara kara düşünüyor.
Eskiden taziye evine gidilir, acılı aileye başsağlığı dilenir, dua edilir ve bir bardak çay içilerek dönülürdü. Şimdi taziye evi kuran aile, borç batağına sürükleniyor.Tefeciye düşüyor.Bankadan kredi çekiyor. Hadi borcu bir şekilde kapattın diyelim, komşular "Bak, kebap yapmıştı, biz de eksik kalmayalım" diyerek kendilerini bir yemek yarışına sokuyorlar.
Taziye evlerinde yemek ikramı geleneği artık kaldırılsın! Merhumun ruhuna bir Fatiha okumak yetmiyor mu? İnsanlar acılarını yaşayabilsin, yas evi restoran gibi kullanılmasın. Taziye evlerinin mutfak kapısına “ Kapandı ” tabelası asmanın vakti geldi de geçiyor bile!