Anasayfa     Günün Haberleri     Urfapress Tv     Yazarlar     Foto Galeri     Künye     İletişim  

  29 Mart 2024

   URFA'DA ORTAK DENETİM   URFA'DA ORTAK DENETİM   URFA'DA ERKEN BAYRAMLAŞMA   URFA'DA ERKEN BAYRAMLAŞMA   Z KUŞAĞI..!!!   MÜNİR ULUDAĞ VEDA ETTİ   MÜNİR ULUDAĞ VEDA ETTİ   CANPOLAT KIRSALA DEVAM DEDİ   CAMPOLAT Kırsalı İhmal Etmiyor   Vali AYHAN'a Teşekküre Gitttiler   Vali AYHAN'a Teşekküre Gitttiler   URFA BİR KONAK DAHA KAZANDI  



Site İçi Arama

Röportaj

AKTÜRK-DEMİR RÖPORTAJI

 Tarihi gerçekleri gün yüzüne çıkartacağız.RÖPORTAJ: MÜSLÜM AKTÜRK

Anket

URFASPOR KÜME DÜŞER Mİ?
EVET
HAYIR
FİKRİM YOK

Günün Manşetleri

Günün Fotoğrafı

Önemli Linkler

Hava Durumu

YARDIM VERME,İŞ VER!

 

Yardım Verme, İş Ver!

Dernekler, sendikalar ve vakıflar toplum içinde birliği, beraberliği yardımlaşmayı ve dayanışmayı tesis eden kuruluşlardır. Bu kuruluşların toplum hayatında mutlaka bulunması gerekir. Fakat istatistiklerdeki rakamlara bakınca bu işin amacından saptırıldığını görüyoruz. Falanca köyü, mahalleyi, aileyi veya aşireti kalkındırma derneği, filanca hayvanı sevenler derneği gibi isimlerle kurulmuş binlerce, onbinlerce, yüzbinlerce dernek…

Şöyle ki, bugün ülkemizde 190 bini feshedilmiş, 120 bini halen faaliyet gösteren toplam 310 bin dernek bulunmakta ve bunlardan da 357 adedi Kamu Yararına çalışan dernek statüsündedir. Türkiye’de faaliyet göstermesine izin verilen dernek sayısı 155’tir. Bunlara ilaveten, 5.268 vakıf, şube ve temsilcilikleriyle birlikte 2.800 sendika ve 91 siyasi parti faaliyet göstermektedir. Bu kuruluşların genelini başkan ve yönetim kurullarıyla birlikte hesaplarsak ortaya çıkan sayı bazı ülkelerin nüfusundan bile fazladır.

Bu kuruluşların içinde sadece tabeladan ibaret olup binası bile bulunmayanlar mı dersiniz?

Seçim dönemleri siyasi nüfuz kazanmak için temsil ettiği kesimi hiç gözünü kırpmadan masaya sürenler mi dersiniz?

Yürüttükleri yasa dışı faaliyetlerin devamı için temsil ettiği sivil toplum kuruluşunu bir dokunulmazlık zırhı gibi kullananları mı dersiniz?

Başkan ve yönetim kurulu üyesi olduğu sivil toplum kuruluşunu bir rant kapısına çevirip, geçimini bu yoldan temin edenleri mi ararsınız?

Daha bunun gibi olumsuz örnekleri çoğaltmak mümkün olduğu gibi, büyük bir fedakarlık ve özveri ile çalışan sivil toplum kuruluşları da tabi ki mevcuttur.

İşte, tabiri caizse, artık sap ile samanı ayırt etme vaktidir.

İnsanların iyi niyetini, emeğini, çabasını sömüren veya hiçbir faaliyeti olmadığı halde kamuya ait binalarda sembolik kiralarla keyif süren sivil toplum kuruluşlarıyla, gecesini gündüzüne katıp faydalı işler yapmaya çalışan sivil toplum kuruluşlarını birbirinden ayırma zamanı gelmiştir.

Son birkaç yıl içinde yaşadığımız deprem, darbe girişimi, sınır ötesi askeri operasyon, koronavirüs salgını gibi felaketler sonrasında devlete ve millete destek amacıyla yapılan kampanyalarda hiçbir varlık göstermeyen, topluma faydası olmayan, kıymeti kendinden menkul sivil toplum kuruluşu görünümlü rant kapılarının kapatılması elzem hale gelmiştir.

Yukarıda bahsettiğimiz STK’larının içinde gerçekten hakkaniyetle çalışan, öğrencilere burs sağlayan, öğrencilere ders veren, milli şuurun gelişmesi için seminerler, konferanslar, paneller düzenleyen, gençleri spora yönlendiren, sportif maksatlı kurslar açan, sosyal, kültürel, tarihi ve bilimsel çalışmalar yürüten, turizmin gelişmesi amacıyla tanıtım çalışmaları yapan ve bu benzeri faydalı eylemler tertip edenler bir kenara ayrıldıktan sonra geriye kalanların durumu mutlaka mercek altına alınmalıdır.

Özellikle akçeli STK’ların, yani para toplayan ve yardım dağıtanların tek bir çatı altında toplanması hem ihtiyaç sahiplerinin ulaşabilmelerine kolaylık sağlayacak hem de devletin kontrol mekanizmasının sağlıklı işlemesini kolaylaştıracaktır.

Bahsedilen bu çatı tabi ki, “Türk Kızılay”ıdır. Türk Kızılayının yapısında gerekli düzenlemeler yapılmalı, çok sağlam bir oto-kontrol sistemi kurulmalıdır. Yönetim kurulundan tutunuz da şube başkanlıklarına varıncaya kadar hiç kimseye maaş ödenmemelidir. Bu kuruluşta görev alanlar gönüllülük esasıyla devletin kontrolünde çalışmalıdır. Faaliyetlerine son verilen STK’ların samimi, dürüst yöneticileri ile gönüllü üyelerine Türk Kızılayında görev verilerek bu hizmetin devamı sağlanmalıdır.

Türk Kızılayı yapısı yeniden düzenlenirken sadece yatalak hasta, engelli, bakıma muhtaç olanlar ve doğal afetlere maruz kalanlara yardım edecek şekilde dizayn edilmeli ve bunun dışındakilere yardım yapmak yerine istihdam sağlanmalıdır. Artık balık vermek yerine balık tutmayı öğretmenin zamanı gelmiştir.

Türk Kızılayı üretime yapacağı yatırımla hem işsizleri iş sahibi yapacak hem ülkemizin kalkınmasına fayda sağlayacak hem de sayıları arttıkça kontrolü ve denetimi zorlaşan yardım kuruluşlarını tek çatı altında toplamış olacaktır.

Ekleme Tarihi: 26 Haziran 2020 06:52

Yazarın Diğer Yazıları İçin

Yorum Ekle

Yazdır

Flash Haber

URFA BİR KONAK DAHA KAZANDI

 Taşı toprağı altın değil tarih olan kadim şehir Şanlıurfa'da, uzun yıllardır atıl durumda olan ve kente çirkin bir görüntü veren Hacı Kamil Konağı restore edilerek turizme kazandırıldı.

Köşe Yazarları

Ali ÇİZMECİOĞLU

 

İmam Hüseyin SAVAŞ

 

Op.Dr.Yusuf Vehbi OCAK

 

Mustafa ARISÜT

 

Osman Ataman BİNER

 

Hüseyin GÜZEL

 

Ayten DOĞAN

 

Metin ŞENAY

 

Mehmet CANBEYLİ

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

Anasayfa     Günün Haberleri     Sitene Ekle     Urfapress Tv     Yazarlar     Foto Galeri     Künye     İletişim  

  29 Mart 2024