Anasayfa     Günün Haberleri     Urfapress Tv     Yazarlar     Foto Galeri     Künye     İletişim  

  19 Nisan 2024

   URFA'DA ORTAK DENETİM   URFA'DA ORTAK DENETİM   URFA'DA ERKEN BAYRAMLAŞMA   URFA'DA ERKEN BAYRAMLAŞMA   Z KUŞAĞI..!!!   MÜNİR ULUDAĞ VEDA ETTİ   MÜNİR ULUDAĞ VEDA ETTİ   CANPOLAT KIRSALA DEVAM DEDİ   CAMPOLAT Kırsalı İhmal Etmiyor   Vali AYHAN'a Teşekküre Gitttiler   Vali AYHAN'a Teşekküre Gitttiler   URFA BİR KONAK DAHA KAZANDI  



Site İçi Arama

Röportaj

AKTÜRK-DEMİR RÖPORTAJI

 Tarihi gerçekleri gün yüzüne çıkartacağız.RÖPORTAJ: MÜSLÜM AKTÜRK

Anket

URFASPOR KÜME DÜŞER Mİ?
EVET
HAYIR
FİKRİM YOK

Günün Manşetleri

Günün Fotoğrafı

Önemli Linkler

Hava Durumu

ÇANAKKALE ZAFERİ..

 

ÇANAKKALE ZAFERİ

Türk tarihinde önemli bir yere sahip olan Çanakkale Zaferini gerek tarafların sahip olduğu asker ve silah gücü açısından, gerekse uygulanan harp sanatı ve taktik açısından olsun ve gerekse cephede gösterilen azim, inanç ve kahramanlık açısından olsun hangi açıdan ele alıp inceleyecek olursak olalım dünya tarihinde eşine ender rastlanacak bir destan olduğunu görürüz.

Kuşkusuz bu destanın mimarı kalbi vatan sevgisiyle dopdolu azimli, kararlı, milli ruha sahip, şehit olma gibi yüksek bir mertebeye kavuşmanın inancını taşıyan, geri dönmeyi asla düşünmeyen Mehmetçik ve o Mehmetçiğin komutanı olarak dünyayı kendine hayran bırakan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Çanakkale savaşına kısaca göz atmak gerekirse; Birinci Dünya Savaşı başladığı sıralarda itilaf devletleri gemilerle Çanakkale boğazını geçip İstanbul’u işgal etmek isterler. Bu düşünceyle 3 Kasım 1914 günü İngiltere ve Fransa güçlü donanımlı zırhlı gemileriyle boğaza gelip Türk tabyalarını havan topuyla döverler. Mesafe uzak olduğu için Türk bataryaları bu saldırıya cevap veremez.

Savaşın ilk günkü seyrinden oldukça memnun görünen ve kısa sürede boğazda hakimiyet sağlayacağından emin olan İngiliz donanma komutanı Amiral Carden’in sevinç gösterileri arasında itilaf devletlerine ait savaş gemileri ve denizaltıları boğaza iyice yerleşmeye çalışır. İngiliz ve Fransız savaş gemileri arasında Queen Elizabeth zırlısı, İnflexible, Lord Nelson, Agamemnon, Ocean, irresistible, Wangeance Majestic , prince, Bouvet, Suffren gibi yüksek donanımlı savaş gemileri sadece birkaçıdır.

Düşman kuvvetlerinin o günün şartlarına göre sahip olduğu maddi ve askeri imkanlar Türklerin birkaç batarya ve tabyadan oluşan sınırlı gücünden kat be kat üstündür. Bu gerçeğin farkında olup düşman hareketlerini analiz ederek durum değerlendirmesi yapan Cevat beyin emriyle yüzbaşı Nazmi bey 17 Mart gecesi zorunlu tedbir olarak Nusret Mayın gemisiyle gecenin karanlığında gizlice boğazın sularına dalarak 26 adet mayın döşeyerek geri döner.

Ertesi günü yani 18 mart 1915 günü boğazdaki düşman savaş gemileri merkez batarya ve Hamidiye istihkamlarını yoğun ateş altına alır. Başta Dardanos bataryası olmak üzere Mesudiye Bataryası ve kıyı bataryalarımız anında karşılık verir. Savaş gittikçe kızışır. Bir değil birkaç alanda topyekün savaş başlamıştır. Her tarafta alev ve dumanlar yükselmekte adeta can pazarı yaşanmaktadır. Bu arada İngilizlerin en büyük savaş gemilerinden Queen Elizabeth ve Ocean zırhlıları Rumeli Mecidiyesi’nde görev yapmakta olan Koca Seyit’in bataryasının bulunduğu Kilitbahir önlerine gelmiş yoğun ateşe başlamıştır. Mermilerden birinin cephaneliğe isabet etmesi sonucu cephanelik havaya uçar. Bataryadaki erlerden 14 ü şehit olur, 24 ü ise yaralanır. Sadece Seyit ile Ali isimli arkadaşı sağ kurtulur. Koca Seyit kendine gelince denizde hala ateş püsküren düşman zırhlısına öfkeyle bakar. Arkadaşları çevresinde hareketsiz yatmaktadır.

Tüm gücünü toparlayarak mermiye doğru yönelir. Arkadaşı Ali’nin de yardımıyla 276 kğ lık mermiyi “Ya Allah” diyerek kaldırır ve topun ağzına yerleştirir. Topun namlusunu Ocean’ın üzerine çevirir ve “bismillah” diyerek ateşler. İsabet tamdır. Koca Ocean zırhlısı boğazın derin sularına ağır ağır gömülür. Ardından manevra yapmak isterken Bouvet ve Suffren savaş gemileri önceden döşenen mayınlara çarpar ve 630 personeliyle yok olur. Diğer savaş gemilerinden İnflexible, Queen Elizabeth ve Agamemnon ise yine açılan ateş sonucu büyük hasar görmüştür. Peş peşe gelen bu kayıplar düşmanın moral ve maneviyatını tam bozar. Gün boyu süren karşılıklı bombardıman sonucu bunalan düşman kuvvetler Çanakkale’nin geçilmez olduğunu kabul eder ve büyük kayıplarla geri dönerler.

Bir yandan Nusret gemisiyle kıyaya paralel döşenen 26 adet mayın, diğer yandan Seyit onbaşının fedakarlığı diyebiliriz ki savaşın ve beklide bir milletin kaderini değiştirmiştir.

Çanakkale boğazını savaş gemileriyle aşamayacağını anlayan düşman bu kez çıkarma yaparak karaya çıkar. Savaş yine başlamıştır. Ama bu kez deniz savaşı değil kara savaşlarıdır. Conkbayır’da, Kocaçimen’de, Seddülbahir’de Arıburnu ve Anafartalar’da tarihin en büyük siper savaşı başlar. Öyle ki siperler arası 8-10 metre kadardır. Ardından süngü tak emriyle göğüs göğüse muharebe yapılır. Türk askerine karşı daha fazla direnemeyen düşman geri çekilmek zorunda kalır. Deniz savaşında olduğu gibi kara savaşı da Türkün zaferiyle sonuçlanır. Kesin olmamakla birlikte Çanakkale savaşı boyunca 250 bine yakın askerimiz şehit olur. Düşman zayiatı ise bu rakamın çok çok üzerindedir.

Burada yeri gelmiş iken önemle belirtelim ki şehitlerimiz arasında doktor, mühendis ve öğrenciler de bulunmaktadır. Galatasaray, İzmir ve Konya lisesi ile İstanbul Tıp fakültesi (Darul Fünun) öğrencileri yurt savunması için eğitimlerini yarıda keserek cepheye koşmuştur. Ne hazindir ki öğrencilerin hepsi şehit düşer, geri dönen olmaz. Bu yüzden İstanbul Tıp Fakültesi 1921 yılında mezun verememiştir.

Kuşkusuz ki Çanakkale savaşından en çok etkilenen ülkelerin başında Avustralya ve Yeni Zelanda gelmektedir. Zira bu iki ülke İngiltere’nin talebi ve teşvikiyle Anzak adı verilen 40 bine yakın askeriyle kilometrelerce uzaktan gelerek savaşa katılmıştır. Savaş sonucu Avustralya 26 bin, Yeni Zelanda ise 7500 askerini kaybeder. Başlangıçta Çanakkale’ye niçin geldiklerini, Türklerle niçin savaştıklarını dahi bilmeyen Anzaklar, Türkleri yakından tanıyınca düşman olarak değil de dost olarak görmeyi tercih ederler.

Avustralya ve Yeni Zelanda tarafından her yıl 25 Nisanda “Anzak günü” diye ulusal anma günü kutlamaları yapılır. Mustafa Kemal Atatürk 1934 Anzak Kutlamaları nedeniyle Avustralya ve Yeni Zelanda’ya şu mesajı gönderir.

“Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzuer içindeler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”

Toparlayacak olursak;

Çanakkale Savaşı; emperyalist ülkelere karşı yurdunu savunan fakir ve yaralı bir milletin sayı, askeri güç ve silah bakımından kendisinden kat be kat güçlü olan düşmanları hezimete uğrattığı bir savaştır.

Çanakkale Savaşı; tarihin altın sayfalarına yazılmış Türkün şeref abidesidir.

Çanakkale Savaşı; mukaddes vatanımız için canlarını seve seve veren şehitlerimizin eşsiz cesaretle yazdığı ve dünyada eşi benzeri görülmemiş bir kahramanlık destanıdır.

Çanakkale Savaşı; Hac ile Hilalin hesaplaştığı bir savaştır.

Çanakkale Savaşı; bir dahi lider doğurmuştur. O lider; Mustafa Kemal Atatürk’tür. Dünya hem yeni lideri hem de Türk milletini tanımış ve hayran kalmıştır.

Ne mutlu Türküm diyene…

Sözlerimizi Mehmet Akif’in deyişiyle noktalayalım.

“Şu boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi,

Yükleniyor en kesif orduların dördü beşi

Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor

Bir Hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor.”

Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi saygı, rahmet ve minnetle anarım. Ruhları şad mekanları cennet olsun.

Ekleme Tarihi: 17 Mart 2019 11:01

Yazarın Diğer Yazıları İçin

Yorum Ekle

Yazdır

Flash Haber

URFA BİR KONAK DAHA KAZANDI

 Taşı toprağı altın değil tarih olan kadim şehir Şanlıurfa'da, uzun yıllardır atıl durumda olan ve kente çirkin bir görüntü veren Hacı Kamil Konağı restore edilerek turizme kazandırıldı.

Köşe Yazarları

Ali ÇİZMECİOĞLU

 

İmam Hüseyin SAVAŞ

 

Op.Dr.Yusuf Vehbi OCAK

 

Mustafa ARISÜT

 

Osman Ataman BİNER

 

Hüseyin GÜZEL

 

Ayten DOĞAN

 

Metin ŞENAY

 

Mehmet CANBEYLİ

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

Anasayfa     Günün Haberleri     Sitene Ekle     Urfapress Tv     Yazarlar     Foto Galeri     Künye     İletişim  

  19 Nisan 2024