04 Mayıs 2024 04:43

TÜRKÇÜLER GÜNÜ

Türkçüler Günü diye bir gün mü var?



Evet var!


Böyle bir özel günün varlığından yeni haberdar olmayanlar için yazma ihtiyacı hissettim…


İlk defa 1945 yılında kutlanan Türkçüler Günü kendiliğinden ortaya çıkmış sıradan bir gün değildir.
Türkçü, Turancı aydınların mücadelesi esnasında doğmuş bir gündür…
Üstelik bu doğum çok sancılı olmuştur.


5 Ağustos 1942 tarihinde Başbakan Şükrü Saraçoğlu’nun TBMM kürsüsünden okunan hükümet programının bir bölümünde “Biz Türk’üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar bir vicdan ve kültür meselesidir. Biz azalan veya azaltan Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz ve her vakit bu istikamette çalışacağız” dediği yani Türkçü bir hükümet programını savundukları bir dönemde, gerçek Türkçülere yapılan zulüm hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği bir durumdur.






Sıcak denizlere inebilme hayaliyle Doğu Avrupa’dan hızla Balkanlara doğru ilerleyen SSCB’nin Türkiye’yi ele geçirme planını fark ederek, Ruslara hizmet eden akademisyen, bürokrat ve siyasetçileri ifşa eden Hüseyin Nihal ATSIZ kaleme aldığı yazıları yüzünden gözaltına alındıktan sonra evinde yapılan aramalar neticesi mektuplar ve çeşitli evraklardan isimleri tespit edilen 23 Türkçü aydın daha gözaltına alındı.




Tam 65 oturum devam eden duruşmalar esnasında bir kişinin ne oturabildiği, ne de ayakta durabildiği “tabutluk” adı verilen özel yapım hücrelerde çok ağır işkencelerden geçirilen aralarında Teğmen Alparslan TÜRKEŞ’in de bulunduğu sözde sanıklar çeşitli hapis cezalarına çarptırılmıştır.


İlk defa Tophane Askeri Cezaevindeki Türkçüler Koğuşunda 3 Mayıs 1945 tarihinde örtüsüz bir masa etrafında kutlanan Türkçüler Gününü Başbuğ Türkeş şöyle tanımlıyordu: “Türkçüler Günü olan 3 Mayıs (1944) büsbütün ayrı bir düşüncenin sonucudur. İç düşman olan, kılık değiştirerek milletin içine giren ve hükümetin gafletinden yararlanan komünizme karşı Türkçü gençlerin bir uyarma yürüyüşüdür.”


Çin imparatoruna karşı, 40 çerisiyle birlikte gerçekleştiği kutlu ihtilal sonucu ölen ama yenilmeyen Kürşad gibi, Türkçüler de 3 Mayıs 1944’te işkence görmüş, hapis ve sürgün cezası almış ama yenilmemiştir.
Çünkü o güne kadar teoride olan Türkçülük ve Turancılık 3 Mayıs’la birlikte artık pratiğe dönmüştür. Kitaplardan, salonlardan çıkıp, sokaklara, meydanlara, fabrikalara, liselere, üniversitelere inmiştir.


Son yıllarda bazı siyasetçiler tarafından adı değiştirilmeye, farklı kalıplara sokulmaya çalışılsa da, Turan özlemiyle yanıp tutuşan Türkçüler tarafından 80 yıldan beri “3 Mayıs Türkçüler Günü” olarak kutlanmaya devam ediyor.


Pekiyi kimdir bu Türkçüler?


Haram yemeyendir,
Yalan söylemeyendir,
Yalakalık bilmeyendir,
Dedikodu yapmayandır,
İftira atmayandır,
Haksızlık etmeyendir,
Tembellik etmeyendir,
Karamsar olmayandır,
Hırsızlık yapmayandır,
Ahlaksızlık yapmayandır,
Namussuzluk yapmayandır,
Zalime merhamet etmeyendir,
Mazluma eziyet etmeyendir,
Emanete ihanet etmeyendir,
Sözünden dönmeyendir,
Borcuna sadık olandır,
Şahsi menfaati için eğilip, bükülmeyendir,
Okuyan, yazan, araştıran, sorgulayandır,
Sesini değil, sözünü yükseltendir,
Doğrularını her ortamda cesurca haykırandır,
Yaptığı her iş ve eylemde Türklüğün menfaatini düşünendir,
Ülkü, ilim ve hakikatin siyasetin oyuncağı olmayacağını bilendir.


Yukarıda bahsettiğimiz özelliklerden birine bile aykırı hareket insan Türkçü olarak kabul edilemez.
Türk milletinin diğer milletler arasında yükselmesi, ilerlemesi ve hâkim devlet konumuna yükselmesini kızıl elma edinen Türkçülerin günü kutlu olsun.