12 Mart 2020 05:46

BAHARA DOĞRU..

BAHARA DOĞRU

Bahar koktu düşlerim demişiz en son ve yine baharla birlikte merhaba diyoruz can dostlara. Bir çiçek açmadan diğer çiçek açmaya kadar neler neler oldu kim bilir hayatımızda. Malum, kimimiz uğurladıklarımıza döktük gözyaşlarımızı kimimiz kavuştuklarımıza... Kaybettiklerimizin yokluğuna alışmaya çalışırken topağa sarıldık. Gelenlere hoş sefa demek için de yine toprağın bağrından nimetleri sunduk onlara. Her koşulda toprakta aldık soluğu yine baharda ve yine toprağın şöleninde insanoğlu sınanmakta.



Ne fırtınalar koptu, dingin denizler coştu da coştu, alıp götürdü şefkate ve merhamete dair ne varsa. Artık bebeler bile boğulurken azgın maviliğin kollarında hala kabahat arar olmuşuz suyla onu buluşturandan başka sadece onun varoluşuna.



Alevler; bulutları bile yakarcasına dört bir yanı sarmış. Hayvanlar yarı yanmış halleriyle şuursuzca oradan oraya koşturup dururken bile felaketin bizden çok uzakta oluşuna içten içe gülümseyip çekilebildik koltuğumuza, rahatımızı bozmamak adına. Daha fenası da kurdu kuşu bile etnik kökene bağlatıp vicdanımızı rahatlatmaya çalıştık çoğu zaman.



Engelli diye sokak ortasında dövülüp öylece bırakılan bir delikanlının " Abi ben engelliyim, vurma ." sözlerine içimiz sızlayarak yapana ah edişimizden öte bir farkındalık oluşturma çabasına gerek bile duymadık.



Gerçekten de düzeyi ve şekline göre değişmekle birlikte engelli kardeşlerimiz çok büyük sıkıntılar yaşıyor. Çünkü toplumumuzda hem fiziksel alt yapı koşulları istenilen düzeyde değil hem de insanlar çok duyarsızlar. Geçici bir süre yürüme problemi yaşadım ve yürüyebilmek için bir alete ihtiyaç duyan kardeşlerimin neler yaşadığını gördüm. En büyük sıkıntı birçok kurumda asansörlerin çalışmaması. Çalışsa bile öncelik engellilerin olmasına rağmen neredeyse tekerlekli sandalyenin üzerinden atlayarak sizden önce asansöre binme çabasında olan sağlıklı insanlar yığını var.

Engellilerin yerine ya da kaldırımlardaki iniş rampalarının önüne park eden arkadaşların, bunu dile getirdiğiniz zamanki pişkinlikleri de ayrı bir aymazlık.

Ha bir de akıllı bir annenin çocuğuna" bak yemek yemezsen bunun gibi olursun sen de bir daha hiç yürüyemezsin."demesi de kocaman üç nokta bırakıyor sorunların sonuna.

Hazır anne çocuk demişken aklıma geldi hemen yazayım bunu da sonra sizi baharla baş başa bırakacağım merak etmeyin. Aslında hepsinin ayrı ayrı başlıklarda incelenmesi gereken, inşallah inceleyeceğiz, gençliğe mal ettiğimiz ancak çoğunun anne baba kökenli olduğundan emin olunan ancak ebeveynlerin bunu bir türlü anlamak istemedikleri ergenlik problemleri de çok can yakmaya başladı artık. Çocuklarımız çocukluğunu yaşayamadıkları sürece gençlik dönemine taşınacak bunların kalıntıları. Ondan sonra erişkinlik, yaşlılık derken mutsuz kuşaklar çoğalacak ve taşlamak için bir suçlu aranacak her zaman olduğu gibi.

Sorunlar hep var olacak olmasına da insanoğlu çözüm odaklı düşünme alışkanlığını edinebildiği sürece en aza indirilecektir mutlaka.



Toprak ananın sunduğu bahar huzurunu başta çocuklarımıza yaşatmak

Çocuklarımızı bu güzel baharın nimetlerinden faydalandırarak huzurlu, mutlu, merhametli, birleştirici ve hoşgörülü olmalarını sağlamak konusunda doğru örnekler olabilmeyi başarabileceğimiz nice baharlara diyelim...

Ayrıca tüm dünyayı sarsan ve dün açıklandığı üzere ülkemizde de bir vakada resmen tanı konulan virüsle baş etme hususunda yetkililerin açıklamaları doğrultusunda hareket ederek en kısa sürede atlatmak dileğiyle diyelim.



Sevgi ve huzurla kalın..