06 Aralık 2018 09:22

DERT..!

Dert dört harften bir araya gelen kısa bir kelime olsa da, anlam ve içerik olarak hayatımızda en çok kullandığımız, karşılaştığımız, kaçtığımız, kurtulmaya çalıştığımız, yakamıza giren bazen hafif bazen de ağır olan tam da kurtuldum derken yeni biriyle karşılaşıp, hiçbir zaman ondan kurtalamayacağımız bir gerçektir.

İnsan bu hep kaçmaya, kurtulmaya ve tamamen dertten soyutlanmaya çalışsada dert denilen olgu ya da gerçeklik hiç bir şekilde ve hiçbir zaman onu yanlız bırakmaz.
En sevdikleri Anne, Baba, Eş, Çoluk, Çocuk, Kardeş, Hısım, Akraba ve Dost bıraksada O herhalükarda onunla beraberliğini devam ettirir.

Adına birçok beyit, ilahi, şarkı, şiir, ağıt söylenen ve gelmiş geçmiş ve gelecek insanlığında kurtalamayacağı bu derdi anlamamız gerekmez mi?
Yıllar önce okuduğum ve hiç unutamıyacağım bir Alimin ve Babamında ara ara efkarlandığında söylediği Farsça beyti sizinle paylaşmak bu konuyu az da olsa anlatmak istediğim mecraya çekecektir "Allah İnsanı yaratırken derdi de beraber yaratmıştır"
Babam da
"Deri dünya kesi be ğem ne baş et
Eğer baş et ise beni adem ne baş et" derdi.
Bu iki Güzel söz ve beyit hepimizin kaçmaya çalıştığı dertlere farklı bir pencereden bakmamı sağlamıştır.
Evet yaratılma sebebimizin başında gelen; yük, mesuliyet, sorumluluk, vebal; dert anlamına gelmiyormuydu?
Yukarıda ifade ettiğimiz kelimelerin ve daha bir çok kelimenin eş anlamlısı olan dert insan olmamızın esprisi değilmiy di?
Sahi siz hiç dertsiz bir İnsan gördünüz mü? tabii ki bu soruma hiç bir kimsenin evet diyeceğini tahmin etmiyorum.

Öyle ise dert denilen hayatın gerçeğinden kurtulamayacağımıza göre onu anlayıp, ona göre bir hayat yaşamamız gerekmez mi?
Ne zamana kadar biz bizi melankolik, gereksiz stres, üzüntü ve kederlerin kucağına atıp anlamsız, kendine ve etrafına zarar veren kişiler olacağız?
Dertlerden tamamen soyutlanmak mümkün olmadığına göre, ve dertsiz olmakla anlamsız bir mahluk da olacağımız ortada iken dertlerimizden soyutlanmak ziyade dertlerimizin yükümlülüklerini yerine getirmemiz gerekmez mi?

Bırakın meseleye dini açıdan bakmayı salt aklımızla bile kavrayabileceğimiz bu mevzuya nedense ya dertli gibi gözükür ya da isyan eder ve bir ömür küfrederiz.
Biz ki yaratılmasında hiç bir katkısı olmayan, Annesini, Babasını, Aşiretini, Irkını, cinsini, doğduğu yeri, zamanını vel hasılı kendisiyle ilgili hiç bir müdahillği olamayan sadece ve sadece İnanıp ya da küfretme de serbest bırakılan bizlerin meseleyi anlamamız gerekmez mi?

Bırakın derdinizle dertlenmeyi, kendinizle beraber Ailenizin, Çevrenizin, bütün Müslümanların ve hatta bütün İnsanlığın dertleriyle dertlenmemiz gerektiğini Bir hadisi şerifte " Müslümanların derdiyle dertlenmeyenler bizden değildir" emri gereğince hayatımıza yön vermeliyiz.

Büyüklerimiz derdi veren dermanınıda vermiştir sözünü hayatımızın mihengine oturtup hakkıyla O'na yönelip, O'nun istediği gibi yaşamamız dileğiyle.
kalın sağlıcakla.

Damga Gazetesi