24 Mayıs 2018 14:58

Böyle Ensarlık İstemiyorum-2

Böyle Ensarlık İstemiyorum-2

Kan emici küresel emperyalist ülkeler tarafından sınır komşumuz Suriye Arap Cumhuriyeti karıştırılmaya başlayalı yaklaşık yedi yıl oldu.

Yani bugün karşı karşıya kaldığımız hadiselerin hiçbiri aniden, birden bire ortaya çıkmadı, sürpriz bir şey yok.

Ben, Ankara’yı tanımayan, uluslararası ilişkilerden bi’haber, Urfa’da yaşayan sade bir vatandaş olarak gelen tehlikeyi görüyorum ve 29 Eylül 2012 tarihinde “Suriye ile Sınırları Kaldırdık mı?” başlıklı bir köşe yazısı yazıyorum.

Bu yazıyı herkes okuduğu halde, kimse ilgilenmiyor, 28 Mayıs 2013 tarihinde “İstihbarat İstirahatte mi?” başlıklı bir köşe yazısı kaleme alıyorum.

Ardından tehlikenin boyutları daha da artınca, 1 Eylül 2013 tarihinde “Suriye’ye Demokrasi Geliyor” başlığı ile bir köşe yazım yayınlanıyor.

Sonunda korktuğum başıma gelince de 13 Temmuz 2016 tarihinde “Böyle Ensarlık İstemiyorum” başlıklı yazımla haykırıyorum.

Suriye savaşının bütün enkazı bizim üstümüze devrildi, tüm ülkelerin para birimleri ve altın karşısında sürekli değer kaybeden liramız ve eski hükümetlere göre onlarca kat daha fazla olan dış borcumuza rağmen 50 milyar dolar para harcadığımız ve harcamaya devam ettiğimiz Suriye’li savaş kaçkınları başımıza kaldılar.

Yıkılan, parçalanan Osmanlı’dan bir pay alabilme umuduyla, sırtlanlar, çakallar, akbabalar misali yedi düvel ülkemizi işgale geldiğinde benim milletimden bir kişi bile komşu ülkelere sığınmamıştır. Kadın, erkek, genç, yaşlı herkes cephede yerini alarak vatanımızı korumuştur. Ordumuzun dağıtıldığı dönemlerde de kazma, kürek, balta vb aletleri silah gibi kullanarak savaşa devam etmişlerdir.

Ama yanı başımızdaki Suriyeliler öyle mi?

Ülkeleri karışınca kaçmaya başladılar!

Biz de her geleni içeri aldık, AKP iktidarının taşra teşkilatları, il başkanları, ilçe başkanları, milletvekilleri kendi şehirlerinde Suriyelilerin yol açtığı sıkıntıları, vatandaşın Suriyelilerden duyduğu rahatsızlıkları Ankara’ya iletmediler, Ankara herşey yolunda zannetmeye devam etti.

Ankara’dakiler dilinde hep aynı nakarat; “Onlar muhacir, siz ensarsınız”

Yok arkadaş ben 2 sene önce de yazdım; “Böyle ensarlık istemiyorum”

Kimse kusura bakmasın, bu insanlardan muhacir falan olmaz!

Allah aşkına tarihe bir bakalım;

Kendisine iş veren patronunu öldüren bir muhacir olmuş mu?

Vergi kaçıran bir muhacir olmuş mu?

Bar, gazino, türkü evi açıp, içki servisi yapan bir muhacir olmuş mu?

Kızlarını içkili mekanlarda çalıştıran bir muhacir olmuş mu?

Kaçakçılık yapan bir muhacir olmuş mu?

Uyuşturucu satan bir muhacir olmuş mu?

Vatandaşa kedi, köpek eti yedirmeye çalışan bir muhacir olmuş mu?

Kendisi gibi sığınmacıların boğazlarını kesip öldüren bir muhacir olmuş mu?

Yaşadığı ortamı çöp yığını haline getiren bir muhacir olmuş mu?

Gece sabaha kadar balkonlarda nargile içip bağırarak mahalleyi uyutmayan bir muhacir olmuş mu?

Haşa, tarihte bu fiillerden bir tekini bile işleyen muhacir yoktur.

Ama Suriyelilere bakıyoruz;

Yaşadıkları binaları pislik içinde bırakıyorlar, süslenip püslenip geziyorlar, gece sabahlara kadar arabalarında müziğin son sesi açık fink atıyorlar.

Yüzlerce, binlerce kayıt dışı çalışan işyeri açmışlar, kaçak ve kalitesiz ne kadar ürün varsa dükkanlarında satıyorlar.

Ülkemiz savaş halinde, biz sığınmacı konumundayız demeden, her gün düğün yapıyorlar, evleniyorlar, yiyip, içip yatıyorlar, biz bunları besliyoruz, bunlar çocuk yapıyor, bu gidişle 10 yıl sonra nüfusları bize denk gelecek!

Urfa’ya geldiklerinden beri ben bu adamları uyarmaktan bıktım artık, gerçekten bıktım ve bu duruma sebep olanlara hiçbir zaman hakkımı helal etmeyeceğim.

Adamlar resmen çöp üretiyorlar; içtikleri sigara izmaritlerini apartmanın merdivenlerine atmalarından, oturdukları apartmanlarda nargile dumanından, ağır baharatlı yemek kokularından, kapılarını hiç kapatmamalarından, sürekli bağırarak konuşmalarından, kavgalarından, gürültülerinden, evlerinde tükettikleri her şeyin ambalajını, torbasını, poşetini kapılarının önüne gelişi güzel atmalarından, tükettikleri enerji içeceklerinin, meşrubatların, biraların şişelerini binanın merdivenlerine atmalarından bıktım.

Kimse bize bunları muhacir diye dayatmasın… Bunlardan muhacir filan olmaz… Bu Suriyelilerden ancak çakma muhacir olur, dolayısıyla ben de çakma ensar olmak istemiyorum!

İdrak etmeye çalıştığımız şu mübarek Ramazan ayında tutulan oruçlar hürmetine Cenab-ı Allah bizleri bu Suriyelilerden muhafaza buyursun (Amin)