13 Şubat 2018 15:26

CİHANGİR'İN ARDINDAN..

Cihangir’in Ardından

Binlerce yıllık tarihi boyunca savaş meydanlarında düşmana kök söktüren Türk milletinin karşısına çıkanların nasıl perişan oldukları tercübeyle sabittir. İşte bu sebepledir ki, Türk’ün karşısına çıkacak cesareti kendinde bulamayan küresel emperyalist çeteler işi taşerona havale etmişlerdir. Yaklaşık 100 yıldır işte bu taşeron emperyalist uşaklarıyla uğraşmaktayız. Korkmadık, sinmedik, kaçmadık, yılmadık, yıkılmadık… mücadele ettik, baş kaldıranın başını her seferinde ezdik, bundan sonra da ezmeye devam edeceğiz.

Tabi vatan savunmasında Cenab-ı Allah’ın vaadi üzre cennet bahçesine girercesine şehadete koşan yiğitlerimiz her zaman olmuştur. Bayrağın rengi ne zaman solduysa, kanlarıyla bayrağa renk vermek için kâh Yemen’e koştular, kâh Hicaz’a… Nerede bir mazlum varsa elinden tutmak, nerede bir zalim varsa başını ezmek için Mehmetçik cepheden cepheye koştu. Ne metrekareye 6 bin merminin düştüğü Çanakkale’de korktu, ne isyanların, başkaldırıların arkasının kesilmediği doğu bölgesinde geri adım attı, ne de namuslarını korumak için gittiği ülkelerin insanları tarafından sırtından hançerlendiğinde pişmanlık duydu. Çünkü Türk askeri gittiği yere sadece ve sadece İlay-i Kelimetullah ve Nizam-ı Alem için gidiyordu. Bu uğurda hiçbir kınayanın da kınamasından korkmadı…

Emperyalizmin projesi olan BOP’u gerçekleştirmek için yıllardır Müslüman coğrafyasını kan gölüne çevirmeye ahd edenler, Yemen, Mısır, Libya, Irak gibi ülkelerin bağımsızlıklarını gaspettikten sonra bilimum terör örgütlerinin başına kendi askerlerini koyarak Suriye’de Müslüman kanı dökmeye devam ediyorlar. Devletimizin aldığı karar gereği Suriye’de terörün kontrolündeki bölgeyi temizlemek üzere 25 gün önce şanlı ordumuz yine mazlumların elini tutmak ve zalimlere diz çöktürmek için Suriye’ye girdi.

Ordumuzun verdiği mücadelede şehit düşen her “Mehmet” yüreğimizi dağladı, dağlamaya devam ediyor. İşte o Mehmetlerden biri “Teğmen Muhammed Cihangir ÇUBUKÇU” Ömer SAVAŞ amcamın torunuydu… Cihangir’in ailesi İzmir’de yaşıyordu… Acı haberi duyar duymaz, amcamızın Şanlıurfa’daki evine koştuk, devletimiz bizden önce gelmişti. Bütün mahalle bayraklarla donatılmıştı… Eş, dost, hısım, akraba, konu-komşu akın akın başsağlığı dilemeye geliyordu.

İlk defa böyle bir ortamda uzun süreli olarak bulunuyordum… Öğlenden sonra şehidimizin annesi, babası ve kız kardeşi Şanlıurfa’ya geldiler… Şehidin annesi eve girince Ömer amcamın boynuna sarılarak “Dedesi, Cihangir gitti, şehit oldu!” diye haykırarak ağlamaya başladı… Dede vakur, dede gözyaşlarını içine akıtıyor… “Geç içeri kızım, geç… vatan sağolsun” diye karşılık veriyordu… Orada hazır bulunan herkes gözyaşları içinde, şehide minnet duydularıyla birlikte Fatihalar gönderiyordu… Kapıda hazır bekleyen ambulanstaki sağlık görevlilerinin fenalaşan kaç yakınımıza müdahale ettiklerinin sayısını ben bile unuttum.

25 yaşında koşarak cennete giren Cihangir’in de her genç gibi gönlünü kaptırdığı bir yavuklusu vardı bekli ama henüz toy kuramamıştı, düğün dernek yapamamıştı, ya da her asker gibi vatan aşkıyla dolu yüreğine beşeri bir sevda koyamamıştı… Ertesi gün öğlen cenaze namazının kılınacağı Ulucami’ye gittiğimizde minareden avluya, caminin önüne kadar her taraf bayraklarla donatılmıştı… “Yere düşmemesi için canını verdiğin bayrak işte burada seninle beraber, aynı mübarek naaşının üzerinde örtülü olan bayrak gibi” deniliyordu.

Defin işleminden sonra döndüğümüz taziye evinde, görevlilerin verdiği rakama göre, 3,5 günde ortalama 20 bin kişi acımızı paylaşmaya geldi. Aileden biri olarak hepsine teşekkür ediyorum. Vali, Belediye Başkanları, müftülük, resmi kurum idarecileri, askeri erkan, esnaf, memur, öğrenci gençler, hiç tanımadığımız halde evlerinde hatim indirip gelip duasını yapan gençler Allah hepinizden razı olsun.

Fevzi DEMİRKOL beyefendi gibi aileyi hiç yalnız bırakmayan, şehit olan genç sanki kendi evladıymış gibi davranan bir belediye başkanı da vardı, ama taziye evine geldiğinde gazinoya girmiş sanatçı gibi peşinde gezdirdiği fotoğrafçıya pozlar veren bir seçilmiş de vardı.

Evet netice olarak, tabi ki ateş düştüğü yeri yakıyor. O ana, babanın içinden evlat acısı bir ömür boyu hiç çıkmayacaktır.


Bu arada henüz taziye devam ederken Haliliye Belediyesi Yunus Emre caddesindeki bir parka Şehit Teğmen Muhammed Cihangir ÇUBUKÇU tabelasını asmıştı bile bunun için de ayrıca teşekkür ederken, önümüzdeki eğitim öğretim yılında yeni hizmete girecek olan okullardan birine şehidimizin adının verilmesi hususunu Sayın Valimiz Abdullah ERİN beyefendinin takdirlerine arz ediyorum.