12 Ağustos 2017 16:38

Rüyakar Bir Şehir Ve Riyakar Tahlili

RÜYAKAR BİR ŞEHİR VE ONUN RİYAKAR TAHLİLİ!




Bir şehir düşünün;

İnsanlar birbirlerini gördüklerinde birbirleriyle karşılaştıklarında, taa yerlere kadar eğilip birbirlerine saygı gösteriyorlar, sevgi gösteriyorlar.

Tabiri caiz ise ve yerindeyse birbirlerinin; “eteğine” yapışıyorlar ama birbirlerine sırtlarını döndükleri andan itibaren, söylenmedik laf bırakmıyorlar, birbirlerinin gıyabında her türlü lafı biri birilerine söylüyorlar.

****

Bir memleket düşünün;

Birbirlerinin yüzüne;

baboş,

ağey,

iki gözüm,

sen benim ağamsan,

sen benim paşamsan,

va caiz mi seni görmemağım,

seni tanımamağım mümkün mü,

heç bele bı şey mümkün mü?

Seni göriyem ama görmemezlıktan mı geliyemmışşş…

Ele bı şey olursa ben bu gözleri çığadır ataram Cıddo!

Ayakabidan su içeremağğuyyi,

Köley oluram,

heç bele bışey mümkün mü,

benim kitabımda yazmaz bele bi şey,

der ama adam daha sırtını döner dönmez üç beş metre gider getmez:

A bu gördüğiyiz adam var ya bu adam, a bu adama iyi bakın…

Yaramazın,

düzenbazın

haşa huzurdan nammıssızın tekidir ha…bıli misiz!

Siz onun bele durduğuna bakmayın, onda her ayağ var, üçkâğıtçılık var,

kuncelığ var,

döneklik var…

adam satmağ varr!



****

Bir memleket düşünün;

Köşede bucakta sokakta çarşıda gördüğü bir kişiye;

Vay hecı emmı,

nasılsan, iyi misen, babosan babo…

Gene kendiden söz ettirisen ha,

valla siye imreniyem,

ne kadar mazbut bi hayat yaşisan,

seni yeri de olmak için neler vermezdim,

sen bizim ağamızsan,

baş tacımızsan

ne zaman bi emri olursa,

haber gönder

telefon aç,

hemen yanı başidayam,

yeter ki sen ağzi tepret…

Ama hacı emmisi yanından daha ayrılır- ayrılmaz;

Bakmayın bunun bele sakal bıraktığına ha…

Faizcilik onda,

tefecılığ onda,

mırdarlık onda,

a bele iki karış sakal bırakır,

eline de 99’ lıkbitesbih alır,

görmiyen,

bilmiyen,

tanımayan da onu

evliya zan eder!

Belki fanilasının altında,

haç bile daşidir bu benamus

Beleleri var ha… inan misız mı?

Bunu kımın hacı kılığına girmiş

Ama hala dönmeyenler var ha bu memlekette,

ben biliyem lo…biye inanmisız mı?

****

Bir memleket düşünün;

Ruberu olduğunda, seni dolduruşa,

gaza getirmenin en ince sanatlarını bilir,

fitnenin, fesadın en alasını bilir,

haydi, aslanım,

aşiretimden,

ailemden,

canımdan malımdan,

arkandayız yeter ki sen bu yolda yürüüüü…

Sen bu koltuğa,

bu makama,

bu mala herkesten daha layıksan,

sen layık değilsen de kim layık!

Senden deha daha iyisini mi bulacaklar,

Sen parmaği tepret

Bura bi kamyon dolusu adam yığım,

denek mi deyisen denek!

bürokrasi de adamı mı deyisen,

para mı deyisen

hepsi emri de,

bu emmioğli ne güne duri,

haydi görüm seni… Deyip

Adam hasbelkader o işe,

o makama,

o koltuğa ısrarlar sonucunda talipli olduğunda,

dönüp arkana baktığında

ne yazık ki arkasına

bi tek Allah’ın kulu bulamazsın!

Biraz önce o

atan tutan adam ve adamlar yok olmuş,

sırra kadem basmış,

sanki yer yarılmışta

içine girmiş bu adamlar.

****

Bir memleket düşünün;

Arabada, orada burada, arkadaşındır dostundur, komşundur, diye birkaç adım yürür laflarsın, hoşbeş edersin, memleket sorunlarından dem vurursun, adama methiyeler döşersin ama adam daha arabadan inmeden, gideceğin yere varmadan, yanındaki bir başka adamla dedikoduya başlarsın;.

“Sen daha bu adamı bili misen

Daha bu adam gibi bi kumarcı Bozo dünyaya gelmemiş.

Yalanın biri bin para!

Ayaküstü kırk yalan söyler kimsenin ruhi duymaz.

İşte bele bi özelliği var bu adamın.

Yani anlayacaği atıp tutan nammısızın tekidir.

Onun bunun namısında gözü olan birisidir ama gördi mı?

Konuşurken heç renk ver mi nammısız?

****

Bir memleket düşünün,

riyakârlık diz boyu,

önden atıp arkadan tutma sanatının bütün incelikleri var bu memlekette.

Eğer bu memleket hala tanımadıysanız ve bu memleket hakkında hala bir tahmin yürütemiyorsanız vay halinize, vay halimize…

İyileri bu işten puç

kötüleri piç tutuyorum!