06 Ocak 2017 11:41

BİRLİĞE ÇAĞRI

BİRLİĞE ÇAĞRI

Çok zor günler yaşıyoruz toplum olarak. Gün geçmiyor ki acı bir haber almayalım. İster istemez hepimizin morali bozuk, üzgünüz. Her gün bir eve ateş düşüyor ve o ateş hepimizin yüreğini dağlıyor.



Evet, zor bir süreç… Kurt puslu havayı sever. Bu durumdan faydalanmaya çalışan o kadar çok grup var ki etrafımızda ve hepimiz de bu büyük tehlikenin farkındayız. Çok dikkatli olmamız gerekiyor. Sosyal medyada sürekli olarak çeşitli kesimler tarafından algı operasyonları yapılmaya çalışılmakta. Gençlerimizin beyinleri; zehirle, pislikle kanla, kinle, vahşetle yıkanmakta. Bu hususta gerekli tedbirler alınmaya çalışılıyor ancak it sürüsü gibiler, bir hesabı kapatıp diğer hesabı açıyorlar. Anne babaların çocuklarını en fazla takip edip koruması gereken bir dönemdeyiz.



Fırsatçılar iş başında. Uyuşturucu satıcıları çocuklarımızın peşinde, hırsızlık çeteleri çocuklarımızın peşinde, fuhuş iğrençliği çocuklarımızın peşinde maalesef.



Yetişkinler bile bu olumsuzluklardan kendini korumakta zorlanırken elbette ki gençlerimiz daha kolay av olacaktır.



İş işten geçtikten sonra aciz ve çaresiz kalınca suçu hep çevreye atıveririz. İşte falanca arkadaşla görüşmeye başladıktan sonra ya da falan işe başlayınca değişti gibi. Atı alan Üsküdar’ı geçmeden işimizi sağlama alalım.



Gündem ile ilgili çocuklarımızla bizzat kendimiz konuşalım, onların durumu kavramasına yardımcı olalım. Genelde “sen kafanı yorma dersine bak” deyip onları geçiştirmeye çalışırız. Etrafında bu kadar olumsuzluk var iken ondan bütün yaşananlara duyarsız kalmasını istediğimiz takdirde duyarsız, bencil bir birey yetiştirmiş oluruz. Eğer biz doğruları onlara anlatamazsak, başkaları istedikleri şeye onları inandıracaktır.



Yine çocuklarımızı bunların dışında tutmaya çalışarak “sen üzülme Allah bizi korusun” dediğimiz anda da onu merhametsiz, sevgisiz bırakırız.



Merhametsiz, sevgisiz, bencil olan bir çocuğun kendi istek ve arzuları her şeyin üzerinde olacağından böyle bir bireyin mantıklı bir karar alması beklenebilir mi ya da yaptıklarının yanlış olduğunu bilmesine rağmen bunu ona kabul ettirebilir misiniz?



Anne baba alarak, öğretmen olarak, teyze, dayı, amca, abla olarak etrafımızdaki gençlere yakınlığımızın derecesi ya da kimliğimiz çok da önemli değil vermemiz gereken mesajların aynı doğrultuda olması gerekiyor. Kendi içimizde birlik ve beraberliğimizi sağlayabilmek gençliğimizi, sevginin yüce, iyileştirici, birleştirici, bağlayıcı gücüyle sarmalamakla olur. Her şeyden feragat edip onlara zaman ayırarak bilinçlendirmek zorundayız. Her şey akademik başarı değil, kazanacağı üniversite veya yerleşeceği lise değil. Bu sene olmazsa bir sonraki sene istediği üniversiteye yerleşebilir veya liseye geçiş yapabilir ancak zihni bulanmış bir genç geleceğini kaybeder. Kendi geleceğini mahvetmekle kalmaz yanında birkaç arkadaşını da karanlığa sürükler.



Onların bizim rehberliğimize bizim de sağlam karakterli, vatanın milletin bağımsızlığını kendi çıkarlarının üzerinde tutan, ne pahasına olursa olsun bayrağımızı göklerde dalgalandırmayı ülkü edinen; komşusunu, sıra arkadaşını etnik kökenine, inancına bakmadan sevip saygı gösterebilecek bir gençliğe ihtiyacımız var.



Öyleyse hiç vakit kaybetmeden devletimizin, milletimizin geleceği için bu kötü günleri geride bırakmak ve yıllar sonra yine verdiğimiz mücadeleyle gurur duymak için çocuklarımızı, gençlerimizi bilinçlendirmeye çalışalım.



Mutlu, bağımsız, huzurlu bir gelecek dileğiyle



Sevgiyle kalın…