30 Ağustos 2016 10:45

YEMİNİNİ UNUTANLARA…

YEMİNİNİ UNUTANLARA…

Milletçe yaşadığımız bu sıkıntılı günler, birlik ve beraberliğin önünde hiçbir gücün duramayacağını ve hâkimiyetin kesinlikle milletin iradesiyle şahlanacağını yeniden idrak etmemizi sağladı.



Bu topraklar çok büyük bedeller neticesinde bize vatan oldu.

Vatan namusumuz… Vatan şerefimiz…

Vatan bağımsızlığımız… Vatan, sevgiliye özgürce türküler yakılan dağlarımız… Hak yolunda huşu ile coşup bir damlasından umana kavuştuğumuz…

Evladımız… Canımız… Kanımız…

Kınalı kuzularımızı uğruna feda ettiğimiz… Memedeki bebesini beşiğinde bırakıp cepheye koşan Nene Hatun’un yadigârı, isimsiz nice kahramanların sessiz sedasız buluştuğu kutsal toprağımız...



Nedense adettendir kaybedilen değerlidir her zaman. Bir şeylerin ardından yakınır durur insanoğlu ve yeniden elde etmeye çabalar. Ne mutlu bize ki bizler bağımsızlığımızı ve toprağımızı bırakın kaybetmeyi göze almayı, yan bakana bile gereken cevapları verdikten sonra tüm gücümüzle, yediden yetmişe herkes kendi hükmünde mücadelesini gösterdi.

Başarıya ulaşamayan tüm planların her zaman bir alternatifi vardır. Maalesef şu anda da bu alternatifler üzerinde çalışılıyor. Bize düşen farkına vardığımız bu oyunlara alet olmak yerine oyunu bozmaktır.

Bu hususta herkes kendi üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.

Biz öğretmenlerin de omuzlarında büyük bir yük var. Bunun üstesinden gerektiği gibi gelebilmemiz için vicdanımızın sesini hep duyarak, mesleğe başladığımız zaman ettiğimiz yemine bağlı kalmalıyız. Ettiği yemini unutanlar için hatırlatma yapalım isterseniz.

"Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İnkılâp ve İlkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetciliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını Milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin millî, ahlâkî insanî, manevî ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup, bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan millî, demokratik, lâik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarımı bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim."

( meb.gov.tr.)

Bununla birlikte okullar açıldıktan sonrada öğrencilerimiz farklı ruh hallerinde olabilirler. Çünkü onlar henüz kendi kimliklerini oturtamadıkları için ailelerinin, komşularının, arkadaşlarının etkileriyle mevcut durumlardan kaynaklı olarak ayrıştırıcı, kışkırtıcı ya da ezici, rencide edici söylemlerde bulunabilirler bize düşen yukarıdaki metinden yola çıkarak çocuklarımıza birlik beraberlik mesajı vermektir. Bu sadece “Kürdü, Türkü, Alevisi, Sünnisi, Çerkezi, Lazı yok hepimiz insanız” demekle olmuyor. Öğretmenlerin gerek sınıf ortamında öğrencilerine gerek sosyal yaşamlarında velilerine bu düşünceyi hissettirmesi gerekir.

Çocuklar bize geleceğimizin emaneti, geçmişine ihanet etmeyen bir milletin eğitimcileri olarak onların bu zor günleri atlatmasına yardımcı olmak dileğiyle

Sevgi ve huzurla kalın…