"Bir HİKMET Hoca Geçti Bu Dünyadan"

18 Kasım 2025 06:23

URFAPRESS Yazarı İmam Hüseyin SAVAŞ'ın kaleminden.İşte o köşe yazısı:  

























URFAPRESS Yazarı İmam Hüseyin SAVAŞ'ın kaleminden.İşte o köşe yazısı:
 

Urfa’nın Bozova ilçesi Karaca köyünde kalabalık bir ailenin evladı olarak dünyaya gelen Hikmet KARAKUŞ, ilkokulu köyünde, ortaokulu Bozova’da okuduktan sonra Urfa Lisesine kayıt yaptırdı.




O yıllarda Türkiye’yi komünistleştirerek SSCB’ne bağlamaya çalışan Marksist, Leninist, Maoist, Kürtçü, Ermenici onlarca terör örgütü ve sözde sivil toplum kuruluşu ortalığı yangın yerine çevirmişti.




Siyasal İslamcı birçok cemaat bu kanlı işgal girişimine sessiz kalırken, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, “Komünizm Türk milleti için büyük tehlikedir, görüldüğü yerde başı ezilmelidir.” sözünü referans kabul eden Türk milliyetçisi ülkücüler bu ihanet karşısında iman dolu göğüslerini siper etmişti.




Bütün terör örgütlerinin bombalı, silahlı saldırılarının hedefinde sadece ülkücüler vardı. Bu saldırıların yanında POL-DER’lilerin büyük baskı, işkence ve yıldırma gayretleri de artarak devam ediyordu.




Okuyan, araştıran, sorgulayan ve aynı zamanda algısı açık bir genç olan Hikmet KARAKUŞ, Hüseyin Nihal ATSIZ’ın Yolların Sonu isimli kitabında okuduğu,




Hiç düşündün mü, niçindir yaşamak?
Bir görev yapmak içindir yaşamak,
Er kişiysen görevin neyse başar,
Zevke, eğlenceye hayvan da koşar!




şiirden sonra bu savaştaki tarafını seçmiş ve okuldaki arkadaşlarının da yönlendirmesiyle Ülkü Ocaklarına üye olmuştu. Lise yılları kavgayla, eylemlerle, yürüyüş ve mitinglerle geçse de akademik başarıyı elden bırakmamış ve Urfa Eğitim Enstitüsü giriş sınavını kazanarak kayıt hakkı elde etmişti.




Büyük bir heyecan ve öğrenme azmiyle okula devam etti, ikinci yıla girildiğinde Güneş Motel’de kurulan milletvekili mezatında Adalet Partisinden, CHP’ye transfer edilen 11 milletvekili yüzünden Milliyetçi Cephe hükümeti düşürülerek 5 Ocak 1978’de CHP azınlık hükümeti kuruldu.




Bülent Ecevit’in Başbakanlığındaki CHP azınlık hükümeti kurulur kurulmaz bütün Bakanlıklarda büyük bir kadrolaşma harekatı başladı. Bu kadrolaşmadan Eğitim Enstitüleri ve Öğretmen okulları da nasibini almıştı.




Öğrenci kapasitesi 500 olan Urfa Eğitim Enstitüsüne 1500 ek kontenjan verilmiş, okulun eski yönetim ve eğitim kadrosu görevden alınarak köy ilkokullarına sürgün edilmişti.




Okulda ülkücü olarak bilinen öğrencilerin bir kısmı çeşitli sebeplerle başka okullara gönderilince kalan az sayıdaki ülkücü öğrenci üzerinde büyük baskı kurulmuş ve sürekli tehdit edilmeye başlanmıştı.




Okuldaki bölücü öğrencilerin başkanı bir sınav çıkışı Hikmet KARAKUŞ’a, “bugün okuldaki son gününüz, bir daha sizi buralarda görmeyeceğim, aksi halde…” diye devam ederken Hikmet KARAKUŞ’tan yediği tokatla duvara yapışmış, yüzü gözü kan içinde bağırmaya başlamıştı.




Hikmet KARAKUŞ, Abuzer TAŞ, Seyid Ahmet İLHAN ile birlikte toplam altı-yedi ülkücü koridorun başını tutmuşlardı. Karşılarında yüzlerce örgüt üyesi saldırıyordu. Koridorun dar olmasının avantajını iyi kullanan ülkücü öğrenciler, o gün orada eğitim hayatlarının devamı için yumruklarını konuşturdu. Kısa sürede yirmiye yakın bölücü hastanelik olunca, geri kalanları da pencerelerden atlayarak kaçmışlardı.




Urfa kahvehanelerinde “Türkeş’in iki kamyon dolusu komandosu öğretmen okulunu basmış, çok sayıda yaralı var” dedikoduları dolaşıyordu. Halbuki emperyalizmin uşaklarına karşı okulda sadece altı-yedi ülkücü öğrenci kalmıştı…




Ülkücü öğrenciler kavgadan galip çıkmışlar fakat kahpeliğe yenik düşmüşlerdi. Her biri Türkiye’deki farklı illere sürgün edilmiş, gittikleri yerlerde okullara sokulmamış, köylerine dönerek yıllarca mağduriyet yaşamışlardı.




Uzun uğraşlardan sonra mezun olan Hikmet KARAKUŞ, çeşitli okullarda öğretmenlik yaptı. Atamalarda daha henüz liyakatin esas alındığı o dönemde Halk Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı olarak atandı ve yaklaşık 20 yıl bu görevi başarıyla devam ettirdi.




Hiçbir gün yılmadı, korkmadı, sinmedi… dev görünen birçok cücenin vebalıymışız gibi bizlerden kaçtığı o günlerde mevkidaşı Abuzer TAŞ ile birlikte Ocak dergisine aboneliğini ve desteğini devam ettirdi. Ülküdaşlık hukukunu her şeyin üzerinde tuttu.




1992 yılında Türkiye Kamu Sen kurulunca hiç düşünmeden üye oldu ve yönetimde görev aldı. Kısa süre sonra Türk Eğitim Sen ve Türkiye Kamu Sen İl Başkanı oldu. Gece gündüz durmadan, yorulmadan çalıştı, üye kayıt sayısını rekor seviyeye çıkardı.




Ben Urfa’dan ayrıldıktan sonra da bağımız kopmadı, sık sık telefonlaşır, istişarelerde bulunurduk… En son 15 Kasım 2025 günü yapılan Türk Tarım Orman Sen İl Kongresinde sahnede olduğunu haber bültenlerinde görmüştüm.




… ve bugün yani 17 Kasım 2025 sabahı uyandığımda telefonuma gelen mesajlardan Hikmet hocanın vefat ettiğini öğrendim.




Emperyalizmin her çeşidine karşı soylu bir mücadele veren bir nesilden geriye kalanlar birer birer terk ediyor bu kirlenmiş dünyayı, ruhu şad, mekanı cennet olsun…




Tanrı Türk'ü korusun!



 

Urfa’nın Bozova ilçesi Karaca köyünde kalabalık bir ailenin evladı olarak dünyaya gelen Hikmet KARAKUŞ, ilkokulu köyünde, ortaokulu Bozova’da okuduktan sonra Urfa Lisesine kayıt yaptırdı.




O yıllarda Türkiye’yi komünistleştirerek SSCB’ne bağlamaya çalışan Marksist, Leninist, Maoist, Kürtçü, Ermenici onlarca terör örgütü ve sözde sivil toplum kuruluşu ortalığı yangın yerine çevirmişti.




Siyasal İslamcı birçok cemaat bu kanlı işgal girişimine sessiz kalırken, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, “Komünizm Türk milleti için büyük tehlikedir, görüldüğü yerde başı ezilmelidir.” sözünü referans kabul eden Türk milliyetçisi ülkücüler bu ihanet karşısında iman dolu göğüslerini siper etmişti.




Bütün terör örgütlerinin bombalı, silahlı saldırılarının hedefinde sadece ülkücüler vardı. Bu saldırıların yanında POL-DER’lilerin büyük baskı, işkence ve yıldırma gayretleri de artarak devam ediyordu.




Okuyan, araştıran, sorgulayan ve aynı zamanda algısı açık bir genç olan Hikmet KARAKUŞ, Hüseyin Nihal ATSIZ’ın Yolların Sonu isimli kitabında okuduğu,




Hiç düşündün mü, niçindir yaşamak?
Bir görev yapmak içindir yaşamak,
Er kişiysen görevin neyse başar,
Zevke, eğlenceye hayvan da koşar!




şiirden sonra bu savaştaki tarafını seçmiş ve okuldaki arkadaşlarının da yönlendirmesiyle Ülkü Ocaklarına üye olmuştu. Lise yılları kavgayla, eylemlerle, yürüyüş ve mitinglerle geçse de akademik başarıyı elden bırakmamış ve Urfa Eğitim Enstitüsü giriş sınavını kazanarak kayıt hakkı elde etmişti.




Büyük bir heyecan ve öğrenme azmiyle okula devam etti, ikinci yıla girildiğinde Güneş Motel’de kurulan milletvekili mezatında Adalet Partisinden, CHP’ye transfer edilen 11 milletvekili yüzünden Milliyetçi Cephe hükümeti düşürülerek 5 Ocak 1978’de CHP azınlık hükümeti kuruldu.




Bülent Ecevit’in Başbakanlığındaki CHP azınlık hükümeti kurulur kurulmaz bütün Bakanlıklarda büyük bir kadrolaşma harekatı başladı. Bu kadrolaşmadan Eğitim Enstitüleri ve Öğretmen okulları da nasibini almıştı.




Öğrenci kapasitesi 500 olan Urfa Eğitim Enstitüsüne 1500 ek kontenjan verilmiş, okulun eski yönetim ve eğitim kadrosu görevden alınarak köy ilkokullarına sürgün edilmişti.




Okulda ülkücü olarak bilinen öğrencilerin bir kısmı çeşitli sebeplerle başka okullara gönderilince kalan az sayıdaki ülkücü öğrenci üzerinde büyük baskı kurulmuş ve sürekli tehdit edilmeye başlanmıştı.




Okuldaki bölücü öğrencilerin başkanı bir sınav çıkışı Hikmet KARAKUŞ’a, “bugün okuldaki son gününüz, bir daha sizi buralarda görmeyeceğim, aksi halde…” diye devam ederken Hikmet KARAKUŞ’tan yediği tokatla duvara yapışmış, yüzü gözü kan içinde bağırmaya başlamıştı.




Hikmet KARAKUŞ, Abuzer TAŞ, Seyid Ahmet İLHAN ile birlikte toplam altı-yedi ülkücü koridorun başını tutmuşlardı. Karşılarında yüzlerce örgüt üyesi saldırıyordu. Koridorun dar olmasının avantajını iyi kullanan ülkücü öğrenciler, o gün orada eğitim hayatlarının devamı için yumruklarını konuşturdu. Kısa sürede yirmiye yakın bölücü hastanelik olunca, geri kalanları da pencerelerden atlayarak kaçmışlardı.




Urfa kahvehanelerinde “Türkeş’in iki kamyon dolusu komandosu öğretmen okulunu basmış, çok sayıda yaralı var” dedikoduları dolaşıyordu. Halbuki emperyalizmin uşaklarına karşı okulda sadece altı-yedi ülkücü öğrenci kalmıştı…




Ülkücü öğrenciler kavgadan galip çıkmışlar fakat kahpeliğe yenik düşmüşlerdi. Her biri Türkiye’deki farklı illere sürgün edilmiş, gittikleri yerlerde okullara sokulmamış, köylerine dönerek yıllarca mağduriyet yaşamışlardı.




Uzun uğraşlardan sonra mezun olan Hikmet KARAKUŞ, çeşitli okullarda öğretmenlik yaptı. Atamalarda daha henüz liyakatin esas alındığı o dönemde Halk Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı olarak atandı ve yaklaşık 20 yıl bu görevi başarıyla devam ettirdi.




Hiçbir gün yılmadı, korkmadı, sinmedi… dev görünen birçok cücenin vebalıymışız gibi bizlerden kaçtığı o günlerde mevkidaşı Abuzer TAŞ ile birlikte Ocak dergisine aboneliğini ve desteğini devam ettirdi. Ülküdaşlık hukukunu her şeyin üzerinde tuttu.




1992 yılında Türkiye Kamu Sen kurulunca hiç düşünmeden üye oldu ve yönetimde görev aldı. Kısa süre sonra Türk Eğitim Sen ve Türkiye Kamu Sen İl Başkanı oldu. Gece gündüz durmadan, yorulmadan çalıştı, üye kayıt sayısını rekor seviyeye çıkardı.




Ben Urfa’dan ayrıldıktan sonra da bağımız kopmadı, sık sık telefonlaşır, istişarelerde bulunurduk… En son 15 Kasım 2025 günü yapılan Türk Tarım Orman Sen İl Kongresinde sahnede olduğunu haber bültenlerinde görmüştüm.




… ve bugün yani 17 Kasım 2025 sabahı uyandığımda telefonuma gelen mesajlardan Hikmet hocanın vefat ettiğini öğrendim.




Emperyalizmin her çeşidine karşı soylu bir mücadele veren bir nesilden geriye kalanlar birer birer terk ediyor bu kirlenmiş dünyayı, ruhu şad, mekanı cennet olsun…




Tanrı Türk'ü korusun!