SAĞLIK OLSUN

07 Kasım 2025 05:19

URFAPRESS Yazarı İmam Hüseyin SAVAŞ yazdı: 

Sağlık Olsun



Birçok konuda olduğu gibi sağlık konusunda da gelişmiş ülkelerin seviyesinden çok gerideyiz.

Gerçi ben kendimi bildim bileli sağlık hizmetlerimiz hep yetersiz olmuştur.

Sağlıkta istenilen seviyeyi bir türlü yakalayamadık…

Kimi zaman hastanenin fiziki şartları yetersiz oldu,

Kimi zaman devasa hastaneler inşa edildi ama içerisinde yeterli sayıda uzman personel bulundurulamadı,

Uygun bina ve uzman sağlık personelinin bir arada olduğu çok zaman da, hasta sayısının fazla oluşundan dolayı karşılıklı bir memnuniyetsizlik oluştu…



Eskiden sabah erken kalkıp hastaneye gider sıraya girerdik, bazen akşama kadar sürerdi ama muayene ve tetkiklerimiz yapılır, tanı konulur, ilaçlarımızı alarak evimize dönerdik.

Sonra biz sağlıkta çağ atlayınca, hastanelerde sıraya girme devri kapandı. Telefon veya internet üzerinden randevu alınmaya başladı. On gün, onbeş gün, yirmi gün sonrasına muayene randevuları verilirdi hatta bazı bölümlere randevu bile oluşturamaz olduk…

Bütün bunlara rağmen sağlıkta her adım paralı olmaya başladı. Hastalardan alınan muayene, tahlil, MR, tomografi, ultrason, röntgen ve ilaç katkı payları astronomik rakamlara ulaştı.



Sağlık hizmetlerimiz bu şekilde kör topal ilerlerken, BOP kapsamında tarumar edilen Irak ve Suriye gibi ülkelerden gelen milyonlarca mülteci yüzünden iyice kör düğüm oldu.

Yani mülteciler yüzünden güvenlik, asayiş, ekonomik, ahlak, eğitim konularında olduğu gibi sağlık konusunda da birçok sorun yaşamaktayız.

Mevcut sağlık tesislerimizin kapasitesi bize bile yetmezken -resmi rakamlara göre- 5 milyon mülteci ilave yük olarak gelince sağlıkta tam bir çıkmaza girilmiştir.



17 Mart 2022 tarihinde İstanbul’da düzenlenen Avrupa Bölgesi Göç ve Sağlık Yüksek Düzeyli Toplantısında konuşan dönemin Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamasına göre, “geçici koruma” statüsü altında Türkiye’de bulunan Suriyelilere bugüne kadar:

97 milyon muayene,

3 milyonun üzerinde yataklı tedavi,

2 milyon 600 bin ameliyat hizmeti verilmiştir.

750 binden fazla Suriyelinin doğumu gerçekleşmiş ve yine Suriyelilere altı milyona yakın aşı yapılmıştır. 112 Acil Sağlık ekipleri ise her yıl ortalama 130 bin mülteciye müdahale etmiştir.

Söz konusu bu sağlık hizmetlerine ait giderler her ne kadar “Sıhhat Projesi” kapsamında Avrupa Birliği tarafından finanse edilmiş olsa da, sağlık kuruluşlarımıza çok büyük bir iş külfeti oluşturmuş ve bu sebepten randevu sisteminde tıkanıklıklar meydana gelmiştir.



Aynı konuşmanın devamında, 4 bin Suriyeli sağlık çalışanın da adaptasyon eğitimlerinin ardından istihdam edildiği açıklanmıştır.

Üstelik bizim atama bekleyen on binlerce sağlıkçımız dururken…



Gerçi sorun sadece sağlıkta da değil, mülteciler yüzünden eğitim, istihdam ve asayiş alanlarında da çeşitli sorunlar devam etmekte ama şimdi konumuz bu değil…



Madem ki, artık Suriye’de normalleşme dönemi başladı o zaman Suriyelilerin geri dönüşü hızlandırılmalıdır. Geri dönüşler gönüllülük esasına göre değil zorunlu olmalıdır. Bir tarih verilmeli ve o zamana kadar bütün Suriyelilerin geri dönüşü sağlanmalıdır.

Aksi halde Suriye’de bozulan nüfus yapısı onarılamayacak ve onların yerinde terör örgütleri cirit atmaya devam edecektir. Kısacası Suriyeliler geri dönmeden Suriye tam manasıyla normale dönemeyecektir.



Suriyelilerin geri gönderilmesinden sonra sağlık sistemimiz yeniden düzenlenmelidir.

Her hasta en geç bir-iki gün içerisinde uzman hekime randevu alabilmelidir.

Özel hastanelerde olan her türlü tıbbi görüntüleme cihazı ve diğer sağlık cihazları devlet hastanelerinde bulunmalı ve bu cihazların sorumluları 24 saat görev başında olmalıdır. Herhangi bir işlem için 20 gün veya bir ay sonrasına randevu verilmemelidir. Hastaneye gelen bir hastanın bütün işlemleri aynı gün sonuçlandırılarak reçetesi kendisine verilmelidir.



Devlet, üniversite ve özel hastanelerindeki muayene ve tetkik işlemleri ile hastadan alınacak katkı payı yüzde 20’yi geçmemelidir. Özeller de dahil bütün hastanelerin acil servisleri sağlık güvencesine bakılmaksızın her vatandaşa ücretsiz olarak hizmet vermelidir.

Üniversite hastanelerinde elden alınan veya usulsüzce döner sermayeye yatırılan ücretler için kesin bir çözüm bulunmalıdır.



Özelde ve devlette hastaneye gelen vatandaşlara müşteri değil, hasta gözüyle bakılmalı ve öncelik para değil, tedavi olmalıdır.

Çünkü bu toplumda sağlık sistemimizi toparlayamazsak hiçbir şeyi toparlayamayız.

O zaman ben de, sağlıklı ve huzurlu günler dilerken diyorum ki;

“Sağlık Olsun”