Nedir 1 Mayıs? Emek ve Dayanışma Günü veya halk arasındaki bilinen adıyla İşçi Bayramı…
12 saat olan çalışma süresinin 8 saate düşürülmesi talebiyle 1856’da Avusturalya’da, 1884’te Amerika’da, 1886’da ise birçok ülkede yaygınlaşan işçi eylemleri ve grevler sonucu, 1889’daki Milletlerarası İşçi Kardeşliği Teşkilatının Paris Kongresinde yılın bir gününün işçi bayramı olarak kutlanması kararlaştırılmış ve daha sonra bu tarih 1 Mayıs olarak belirlenmiştir. 1 Mayıs dünyanın dört bir yanında farklı isimlerle kutlanmaya başlamış ve Osmanlı döneminde ilk defa 1911’de Selanik’teki tütün, pamuk, liman işçileri tarafından kutlanmış ertesi yıl ise İstanbul’da resmi kutlamalar yapılmıştır.
Cumhuriyet Türkiye’sinde de 1 Mayıs resmi törenlerle kutlanmaya devam etmiştir. Ancak zaman içinde bu kutlamalar maksadını aşmış, 1 Mayıs günü meydanlar devlet düşmanlarının gösteri alanlarına dönüşmüştür. Alanlarda hakimiyet sağlama çabasıyla sol terör örgütleri arasında fraksiyon çatışmaları yaşanmaya başlamış ve nitekim 1977 yılına gelindiğinde İstanbul Taksim Meydanındaki olaylarda 37 kişi hayatını kaybetmiş ve yüzlerce insan yaralanmıştır. Bu sözde kutlamaların maksadını aşması sebebiyle, 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında 1 Mayıs bayram olmaktan çıkarılmış ve kutlanması yasaklanmıştır. Yaklaşık 19 yıl boyunca yasadışı olarak kutlanan 1 Mayıslarda yaralanan, gözaltına alınan binlerce insan olmuştur. …Nitekim 2009 yılında çıkarılan yasa ile 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü adıyla resmi tatil ilan edilmiş, kutlamalar yeniden başlamıştır.
Her sene ülkemizin iki büyük sendikası Türk-İş ve Disk öncülüğünde, diğer sendika, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla meydanlarda kutlanıyor. Buraya kadar herşey güzel ve kulağa hoş geliyor… Ama gelin görün ki, gerçekler bu kadar masum değil! İşçi sendikalarının protokol düzeyinde katılım gösterdiği yani genel başkan, genel merkez yönetimi, şube başkan ve yönetimlerinden öteye gitmeyen bu katılımdan sonra yüzlerini maskeyle kapatan maceraperest üniversite öğrencileri ve örgüt mensupları meydanlardaki asıl kalabalığı oluşturuyor.
Türk işçisi 1 Mayıs kutlamalarına gereken ilgiyi göstermemiştir, göstermiyor ve göstermeyecektir… Bunun sebebi, işçinin halinden memnun olması, hiçbir talebinin bulunmaması değil, kutlayanların samimiyetine inanmaması ve adının terör örgütleriyle birlikte anılmasını istememesidir.
Sendikalarda 20 yıl, 30 yıl gibi sürelerle görev yapan başkanlar içinde bulundukları konfor ve sınırsız imkânları kaybetmemek için ılımlı bir politika izlemeye başlamıştır. Türk işçisinin hükümetten beklentisi; 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda gerekli düzenleme yapılarak bir işçinin sendikalarda iki dönemden fazla görev yapmasının yolunun tamamen kapatılmasıdır.
Her 100 işçiden sadece 14’ünün sendikalı olduğu gerçeği, ülkemizde işçi haklarına verilen önemin açık göstergesidir. Sorunları dile getirilmeyen, mali ve sosyal hakları iyileştirilmeyen işçiler sendikalarına kırgın durumdadır. Özel sektörde çalışan işçilerin zaten birçok hakkı verilmezken, kamuda görev yapan işçiler ise diğer kamu görevlilerine tanınan haklardan yoksun kalmıştır.
İşçi sendikalarının yeniden işçinin güvenini kazanabilmesi için bugün meydanlarda, Yeşil Pasaport verilmesi, Sıra tahsisli lojman verilmesi, Eğitim ve beceri durumuna göre kadro ünvanı verilmesi, Belli konularda imza yetkisi verilmesi, Kıdem Tazminatı tavan tutarının yükseltilmesi, İzinlerde mali hakların kesintiye uğramaması, Görevde yükselme hakkı verilmesi, Tayin hakkı verilmesi, Kamuda eşit işe eşit ücret ödenmesi, Emekli olan işçi ev alırken sıfır faizle, uzun vadeli kredi verilmesi,
…gibi işçi haklarını talep etmesi, dile getirmesi gerekmektedir.
Aksi halde Türk işçisi “dalından kopan yaprak misali sağa sola savrulacağı” eylemlerin içinde olmayacaktır.
İmam Hüseyin SAVAŞ
|