ZALİMSİN AMERİKA! | ||
29 Eylül 2021 07:28 |
||
URFAPRESS Yazarı İmam Hüseyin SAVAŞ'ın kaleminden.İşte o köşe yazısı.. | ||
Zalimsin Amerika!
Ülkü Ocaklarına ve dolayısıyla ülkücü harekete düşmanlığınızı anlıyorum. Hatta bu konuda size hak vermiyor da değilim…
Cennet Mekan Başbuğ Alparslan Türkeş’in talimatıyla Türkmen Ağası Dündar TAŞER tarafından öncelikle üniversitelerde kurulan Ülkü Ocakları kısa zamanda yurdun bütün il, ilçe ve beldelerine tabelasını asarak Türk gençliğine yerine göre teorik yerine göre de pratik eğitim vererek emperyalizme karşı bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve donanımlı hale getirmek misyonunu üstlenmiştir.
Ülkü Ocakları bir olaya, bir fikir akımına veya bir şahsa göre pozisyon almaz, Ülkü Ocakları Türk milletinin ve Türk devletinin aleyhine gördüğü her gücün karşısındadır.
Bu karşıtlığını ortaya koyarken düşmanının kim olduğunu, arkasında kimlerin olduğunu, ne kadar güçlü olduğunu, ne kadar sinsi olduğunu, ne kadar zengin olduğunu, elinde hangi silahların bulunduğunu hesaba katmaz.
Hatta düşmanın propagandalarına aldanıp, ülkücülerin mücadelesini küçük görmeye veya engellemeye çalışan gaflet içindeki kendi soydaşlarının kınamalarından da korkmaz!
Kızıl emperyalizmin ürünü olan komünizmin Asya ve Avrupa ülkelerini birer birer istila ettiği dönemde bile Türkiye’ye girmesinin önünde tek engel Ülkü Ocakları ve ülkücüler olmuştur.
Kimilerine göre deli, kimilerine göre veli olan ülkücüler, Türklük ve İslamiyet söz konusu olduğunda Atatürk’ün Gençliğe Hitabedeki talimatı gereği can alıp, can vermekten çekinmez, tehlikeyi bertaraf ettikten sonra da kimseden takdir ve teşekkür beklemeden köşesine çekilip işine gücüne bakar.
Ülkücüler, kurumsal olarak da ferdi olarak da içinde bulunduğu süreci doğru okuyup, aklının süzgecinden geçirip değerlendirme yapacak ve bu değerlendirme sonrasında üstleneceği görevi belirleyip yerine getirecek birikim ve donanıma sahiptir.
İşte sahip olduğumuz bu birikim ve donanım sayesinde ABD’nin dünyada üzerindeki bütün mazlumların düşmanı, zalimlerin dostu, terör örgütlerinin hamisi, diktatörlerin destekçisi olduğunu anlamak hiç de zor olmamıştır.
İstediği ülkede ihtilal yapan, istediği ülkede terör örgütü kuran, istediği ülkeyi fiilen işgal eden, masum insanları öldüren, kadınların ırzına geçen, çocukları açlığa, sefalete, salgın hastalıklara terk eden ABD’nin Türk-İslam coğrafyası üzerine kurduğu son oyunu yine ilk olarak ülkücüler ve Ülkü Ocakları fark etmiştir.
Kurduğu son oyun olan BOP’a (Büyük Ortadoğu Projesi) zemin hazırlamak uğruna 12 Eylül 1980’de Türkiye’de ihtilal yaptıran ABD o günden beri durmaksınız Müslüman kanı akıtmaktadır.
Hedefine koyduğu ülkelerde gazetecileri, siyasetçileri, STK yöneticilerini satın alan ABD ülkücülere hiçbir zaman yanaşamamış, bu tarz bir teklifte bulunamamıştır. Çünkü ülkücünün dünyevi bir beklentisi yoktur. Ülkücü için paranın, makamın, malın, mülkün zerre kadar değeri yoktur. Ülkücü için önemli olan Türk devletinin güçlü olması, Türk milletinin müreffeh olmasıdır.
Amerika, bölgemizde kurdurduğu, silahlandırdığı, tankı, topu, uçağıyla destek verdiği terör örgütlerini unutarak Ülkü Ocaklarını terör örgütüymüş gibi gösterme hadsizliğine düşmüştür.
Ülkü Ocaklarının terör örgütü olup, olmadığının araştırılması için Amerikan Temsilciler Meclisine yetki verildiğini haber bültenlerinden öğrendik. Aradığı terör örgütünü görebilmesi için tek yapması gereken ayna bakmak olan Amerika, Ülkü Ocakları ile terör kelimesini aynı cümlede kullanarak kinini kusmaktan başka bir şey yapmamıştır.
Ülkü Ocakları yarım asırlık mazisinde hiçbir terör örgütüyle temasta bulunmamıştır. Bütün eylem ve söylemlerini hukuk çerçevesinde ortaya koymuştur. Bugün sadece Türkiye’de veya Türk Devletlerinde değil, Türk’ün yaşadığı her yerde temsilcilikleri olan bir gönül hareketidir.
Ülkü Ocakları mazluma Yunus, zalime Yavuz olmuştur. İşte Amerika da zalim bir ülke olduğundan dolayı ülkücülerin Yavuz tavrından korkmuştur.
Ülkücülerin az konuşan, çok iş yapan inançlı insanlar olması Amerika’yı rahatsız etmektedir.
Bölgede kurulan kahpe oyunun farkına varılmış olması Amerika’yı rahatsız etmiştir.
Amerika’nın Yahudi lobileri tarafından yönetildiğinin ifşa edilmesi rahatsız etmiştir.
İşte bu sebeplerden dolayı Amerika ülkücülere düşmanlığını ilan etmiş, kinini kusmuştur.
Ben de diyorum ki;
Ülkü Ocaklarına ve dolayısıyla ülkücü harekete düşmanlığınızı anlıyorum. Hatta bu konuda size hak vermiyor da değilim… Siz istediğiniz kadar düşmanlık yapın, biz Türk milletinin ve devletinin menfaatlerini savunmaya devam edeceğiz. Bu kutlu devletin bekası için değil Amerika bütün dünyayı karşımıza almış olmaktan dolayı ne korkarız, ne çekiniriz ne de pişmanlık duyarız.
Amerika ve emperyalizmin bütün ülkeleri Türk milletine ve İslam alemine ellerini her uzattıkça Ülkü Ocakları engeliyle karşılaşacaktır.
O hain kafasında kurduğu her kanlı hayali parçalayan bir bozkurtla karşılaşmak Amerika’nın ve emperyalizmin kaderidir, bu kaderden kaçış yoktur.
Belki SSCB gibi ABD’de yakın zamanda yıkılıp yok olacaktır. Ama dünya durdukça Türk milleti var olacak, yeryüzünde tek bir Türk kaldıkça da Ülkü Ocakları ve ülkücüler var olacaktır!
Zalimsin Amerika!
Ülkü Ocaklarına ve dolayısıyla ülkücü harekete düşmanlığınızı anlıyorum. Hatta bu konuda size hak vermiyor da değilim…
Cennet Mekan Başbuğ Alparslan Türkeş’in talimatıyla Türkmen Ağası Dündar TAŞER tarafından öncelikle üniversitelerde kurulan Ülkü Ocakları kısa zamanda yurdun bütün il, ilçe ve beldelerine tabelasını asarak Türk gençliğine yerine göre teorik yerine göre de pratik eğitim vererek emperyalizme karşı bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve donanımlı hale getirmek misyonunu üstlenmiştir.
Ülkü Ocakları bir olaya, bir fikir akımına veya bir şahsa göre pozisyon almaz, Ülkü Ocakları Türk milletinin ve Türk devletinin aleyhine gördüğü her gücün karşısındadır.
Bu karşıtlığını ortaya koyarken düşmanının kim olduğunu, arkasında kimlerin olduğunu, ne kadar güçlü olduğunu, ne kadar sinsi olduğunu, ne kadar zengin olduğunu, elinde hangi silahların bulunduğunu hesaba katmaz.
Hatta düşmanın propagandalarına aldanıp, ülkücülerin mücadelesini küçük görmeye veya engellemeye çalışan gaflet içindeki kendi soydaşlarının kınamalarından da korkmaz!
Kızıl emperyalizmin ürünü olan komünizmin Asya ve Avrupa ülkelerini birer birer istila ettiği dönemde bile Türkiye’ye girmesinin önünde tek engel Ülkü Ocakları ve ülkücüler olmuştur.
Kimilerine göre deli, kimilerine göre veli olan ülkücüler, Türklük ve İslamiyet söz konusu olduğunda Atatürk’ün Gençliğe Hitabedeki talimatı gereği can alıp, can vermekten çekinmez, tehlikeyi bertaraf ettikten sonra da kimseden takdir ve teşekkür beklemeden köşesine çekilip işine gücüne bakar.
Ülkücüler, kurumsal olarak da ferdi olarak da içinde bulunduğu süreci doğru okuyup, aklının süzgecinden geçirip değerlendirme yapacak ve bu değerlendirme sonrasında üstleneceği görevi belirleyip yerine getirecek birikim ve donanıma sahiptir.
İşte sahip olduğumuz bu birikim ve donanım sayesinde ABD’nin dünyada üzerindeki bütün mazlumların düşmanı, zalimlerin dostu, terör örgütlerinin hamisi, diktatörlerin destekçisi olduğunu anlamak hiç de zor olmamıştır.
İstediği ülkede ihtilal yapan, istediği ülkede terör örgütü kuran, istediği ülkeyi fiilen işgal eden, masum insanları öldüren, kadınların ırzına geçen, çocukları açlığa, sefalete, salgın hastalıklara terk eden ABD’nin Türk-İslam coğrafyası üzerine kurduğu son oyunu yine ilk olarak ülkücüler ve Ülkü Ocakları fark etmiştir.
Kurduğu son oyun olan BOP’a (Büyük Ortadoğu Projesi) zemin hazırlamak uğruna 12 Eylül 1980’de Türkiye’de ihtilal yaptıran ABD o günden beri durmaksınız Müslüman kanı akıtmaktadır.
Hedefine koyduğu ülkelerde gazetecileri, siyasetçileri, STK yöneticilerini satın alan ABD ülkücülere hiçbir zaman yanaşamamış, bu tarz bir teklifte bulunamamıştır. Çünkü ülkücünün dünyevi bir beklentisi yoktur. Ülkücü için paranın, makamın, malın, mülkün zerre kadar değeri yoktur. Ülkücü için önemli olan Türk devletinin güçlü olması, Türk milletinin müreffeh olmasıdır.
Amerika, bölgemizde kurdurduğu, silahlandırdığı, tankı, topu, uçağıyla destek verdiği terör örgütlerini unutarak Ülkü Ocaklarını terör örgütüymüş gibi gösterme hadsizliğine düşmüştür.
Ülkü Ocaklarının terör örgütü olup, olmadığının araştırılması için Amerikan Temsilciler Meclisine yetki verildiğini haber bültenlerinden öğrendik. Aradığı terör örgütünü görebilmesi için tek yapması gereken ayna bakmak olan Amerika, Ülkü Ocakları ile terör kelimesini aynı cümlede kullanarak kinini kusmaktan başka bir şey yapmamıştır.
Ülkü Ocakları yarım asırlık mazisinde hiçbir terör örgütüyle temasta bulunmamıştır. Bütün eylem ve söylemlerini hukuk çerçevesinde ortaya koymuştur. Bugün sadece Türkiye’de veya Türk Devletlerinde değil, Türk’ün yaşadığı her yerde temsilcilikleri olan bir gönül hareketidir.
Ülkü Ocakları mazluma Yunus, zalime Yavuz olmuştur. İşte Amerika da zalim bir ülke olduğundan dolayı ülkücülerin Yavuz tavrından korkmuştur.
Ülkücülerin az konuşan, çok iş yapan inançlı insanlar olması Amerika’yı rahatsız etmektedir.
Bölgede kurulan kahpe oyunun farkına varılmış olması Amerika’yı rahatsız etmiştir.
Amerika’nın Yahudi lobileri tarafından yönetildiğinin ifşa edilmesi rahatsız etmiştir.
İşte bu sebeplerden dolayı Amerika ülkücülere düşmanlığını ilan etmiş, kinini kusmuştur.
Ben de diyorum ki;
Ülkü Ocaklarına ve dolayısıyla ülkücü harekete düşmanlığınızı anlıyorum. Hatta bu konuda size hak vermiyor da değilim… Siz istediğiniz kadar düşmanlık yapın, biz Türk milletinin ve devletinin menfaatlerini savunmaya devam edeceğiz. Bu kutlu devletin bekası için değil Amerika bütün dünyayı karşımıza almış olmaktan dolayı ne korkarız, ne çekiniriz ne de pişmanlık duyarız.
Amerika ve emperyalizmin bütün ülkeleri Türk milletine ve İslam alemine ellerini her uzattıkça Ülkü Ocakları engeliyle karşılaşacaktır.
O hain kafasında kurduğu her kanlı hayali parçalayan bir bozkurtla karşılaşmak Amerika’nın ve emperyalizmin kaderidir, bu kaderden kaçış yoktur.
Belki SSCB gibi ABD’de yakın zamanda yıkılıp yok olacaktır. Ama dünya durdukça Türk milleti var olacak, yeryüzünde tek bir Türk kaldıkça da Ülkü Ocakları ve ülkücüler var olacaktır!
|