TOPYEKUN SALDIRALIM

27 Nisan 2021 05:30

URFAPRESS Yazarı,İmam Hüseyin SAVAŞ'ın kaleminden..İşte o köşe yazısı: 










Topyekun Saldıralım

Her sene 24 Nisan’da ülke olarak hop oturup, hop kalkıyoruz. Günler öncesinden gazeteler, televizyonlar haber yapmaya başlıyorlar; Amerika Başkanı ne diyecek, nasıl bir açıklama yapacak?

Yıllar değişse de, Amerikan Başkanları değişse de, 24 Nisanlarda yapılan açıklamalardaki kin, nefret, iftira, karalama ifadeleri değişmiyor.

Biz ne yapıyoruz; Amerika’yı çok fazla üzmeyecek, kırmayacak, aramızı bozmayacak şekilde açıklamalarla durumu geçiştiriyoruz.

Artık yeter, yıllardan beri üzerimize atılan ve her yıl milletçe huzurumuzu kaçıran bu iftiraya karşı topyekun saldırıya geçme zamanı gelmiştir.

Saldırı dediysem; savaş uçakları, top, tüfek, füze vs teçhizat ile yapılacak bir savaş değil tabi ki, aynı bize saldırdıkları silahlar ile biz de onlara saldırmalıyız. Bu saldırımız sadece Amerika’ya kaşrı değil küresel emperyalist çetelerin tamamına birden olacaktır. Karşımızdaki cephenin ne kadar genişleyeceğinin bir önemi yoktur çünkü elimizde haklılığımızı ispatlayacak son derece kıymetli malzemeler vardır.

Hepimizin bildiği gibi, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kurup Türk milletinin hizmetine adadığı, devasa büyüklükte bir arşive ve konusunda uzman personele sahip olan Türk Tarih Kurumu adında bir kurumumuz var. Bu kurumun eşsiz arşivinden faydalanarak hazırlanacak kitap, dergi, ansiklopedi, broşür, el ilanı vb görseller bütün dillerde hazırlanıp, elçiliklerimiz ve konsolosluklarımız marifetiyle ülkelerin gündemine sokulmalıdır.

Ermenilerin Türklere yönelik yaptıkları katliamlar, suikastlar ve ermeni çetelerin faaliyetleri ile ilgili tarihi gerçeklere dayalı filmler yapılmalıdır. Televizyonlarımızda namussuzluğun, uyuşturucunun, cinayetin, mafyanın, aldatmanın, dolandırmanın güzel gösterildiği diziler yerine Ermenilerin bize neler yaptığının anlatıldığı diziler yapılmalıdır.

Bir kere herkes şunu iyi bilmelidir ki; ecdadımız Orta Asya’dan Anadolu’ya kardeşlik ve barış türküleri söyleyerek gelmedi. Soyundan geleceklere daha iyi bir vatan bırakabilmek için ellinde kan damlayan kılıcı, göğsünde iman ve inanç kıvılcımları saçan tertemiz kalbiyle kefenini giyerek Anadolu kapısına dayanan dedemiz Sultan Alparslan’ın karşısında direkt olarak ermeniler yoktu. Hoş zaten Ermenilerin genlerinde öyle bir cesaret kırıntısı da yoktu.

Sultan Alparslan 50 bin kişilik ordusuyla, 200 bin kişilik Bizans ordusunu tepeleyip Bizans İmparatoru Romen Diyojen’i esir aldıktan sonra Anadolu’nun tapusunu Türk milleti adına tescil ettirmiştir.

Dolayısıyla ne Ermenilerin ne de başka milletlerin Anadolu ile ilgili talepte bulunmaları mümkün değildir. Anadolu Türk milleti için sadece toprak değildir, Türk’ün kanının bulaştığı her toprak parçası gibi Anadolu’da artık vatandır ve vatanı üzerinde hak iddia edenlere Türk’ün vereceği tek cevap “ölüm” olmalıdır.

Kendini dünyanın jandarması sanarak gittiği her coğrafyaya kan, göz yaşı, zulüm götüren küresel katil Amerika, 6700 km uzaktaki Türkiye’nin tarihi ve siyasi işlerine burnunu sokmaması gerektiğini bir şekilde öğrenmelidir. Bunu biz öğretmeliyiz.

Mesela; Amerika’da 1830’da çıkarılan Kızılderili Tehcir Yasası ile 70 milyon kızılderilinin öldürüldüğünü, Afrika’dan getirilen 35 milyon insanın önce köle olarak kullanıldığını sonra da katledildiğini, Nikaragua ve Sandino’da 300 bin kişiyi katlettiğini, Hiroşime ve Nagazaki’ye atom bombası atarak 350 bin kişiyi katlettiğini, kadın ve çocuklardan oluşan 200 bin Alman göçmenini Dresden kentinde uçaklarla bombalayarak katlettiğini, Kore’de 4 milyon insanı katlettiğini, Küba’da 60 bin kişiyi katlettiğini, Endonezya’da 1 milyon kişiyi katlettiğini, Kamboçya ve Laos’ta 1 milyon kişiyi katlettiğini, velhasıl Vietnam’da, Şili’de, Arjantin’de, Salvador’da, Afganistan’da, Irak’ta, Nikaragua’da, Lübnan’da, Grena’da, Panama’da, Bosna’da, Sudan’da, Suriye’de ve daha birçok ülkede yüzmilyonlarca insanı katlettiği ulusal ve uluslararası her platformda dile getirilmelidir. Katliamcı Amerika’nın insanlığın başına nasıl bela olduğu her yerde anlatılmalıdır.

Türkiye’de kaçak olarak çalışan Ermenilerin tamamı ivedilikle sınırdışı edilmelidir, cinayet, tecavüz ve utanç kilisesi olarak tarihe not düşüldüğü halde yakın zamanda devlet kesesinden onarımı yaptırılarak hizmete açılan Akdamar Ermeni Kilisesi acilen şık bir lokanta ve otele dönüştürülmelidir. Türkiye’deki bütün Ermeni kiliselerinden ve cemaatlerinden bu konuda net tavırlarını ortaya koymaları istenmelidir. Gerekirse ermeni yalanları bu ağızlardan dünyaya ilan edilmelidir.

Aksi halde biz “ne şiş yansın, ne kebap” şeklinde günü kurtaracak açıklamalarla olayı geçiştirmeye çalıştıkça bu Ermeniler her sene 24 Nisan’da huzurumuzu kaçırmaya devam edeceklerdir.

Netice olarak “bizim abdestimizden şüphemiz yok ki, namazımızdan olsun” biz Türk milleti olarak tarih boyunca silahsız olan kimseye silah çekmedik, esire eziyet etmedik, kölelik kültürünü benimsemedik, çıktık meydana yiğitçe vuruştuk, savaş meydanlarında öldük, öldürdük ama kahpeliğe hiç tevessül etmedik.

Türk’ün tarihinde utanılacak hiçbir olay yoktur. Tarihimiz açık, net ve tertemizdir. Ermeniler kahpe görmek istiyorlarsa ve Amerikalılar katliamcı, soykırımcı görmek istiyorlarsa aynaya bakmalıdırlar.