"TÜRK ASKERİ VE SURİYE.."

03 Mart 2020 07:25

URFAPRESS.NET Yazarı İmam Hüseyin SAVAŞ'ın kaleminden..İşte o köşe yazısı: 

Türk Askeri ve Suriye

Regaip Kandilini idrak ettiğimiz 27 Şubat’ı 28 Şubat’a bağlayan gece Suriye’de Rusların bir kahpeliğine daha hep birlikte şahit olduk…

Çanakkale’de siperden sipere koşarken aslında ölüme koştuğunun farkında olduğu halde bir an bile tereddüt etmeyen Mehmetçiğin soyundan gelen evlatları yine aynı şevk ve heyecanla Suriye’de savaşıyor…

Çünkü ölürse şehit, yaşarsa gazi olacağının ve şehidin nurlanmış, gazinin de onurlanmış asker olduğunun bilincindeydi…

Elhamdülillah Müslümanız ve Türk’üz… Dinimizde ve töremizde savaştan kaçmak yoktur. Tarihin en eski çağlarından beri mazlumun yanında, zalimin karşısında durduğu için savaş Türk’ün kaderi olmuştur. Onun içindir ki, merhum Dündar Taşer, “Bırakın sulhu dünya nimetlerini paylaşanlar düşünsün” demiştir.

Daha önceki yazılarında da dile getirmiştim. Suriye’de olma sebeplerimiz belki tartışılabilir, belki birilerine yanlış gelebilir, belki bir takım zincirleme yanlışlardan dolayı orada olduğumuzu düşünenler çıkabilir ama bunların tamamı “zaferden sonra” konuşulacak şeylerdir.

Bugün ordumuz harbe girmişse, her Türk evladının tek duası “bu savaştan zaferle çıkmak” için olmalıdır.

Devletini, milletini seven, bayrağının gönderden indiği an ne dininin ne de namusunun kalmayacağını bilen sağduyu sahibi her Türk evladı böyle düşünür.

Tabi bu arada, Ayyıldızlı bayrağımızın inmemesi, Türk devletinin devamının sağlanması uğruna şehit düşen kahramanlarımız var. Millet olarak ne yaparsak yapalım o şehitlerin haklarını ödeyemeyiz.

Sadece şehitlerin mi?

Ailelerinin de büyük hakkı var üzerimizde… O ailelere destek olmak, sabırlarının artması için duacı olmak, köyümüzde, mahallemizde hatta şehrimizde ise bedenen de yanlarında olmak hepimizin görevidir.

Şehitlere saygı ve ailelerine destek konusunda maksadını aşan eylemlerden kesinlikle uzak durmamız gerekir. Mesela, günlerden beri arabalarını Türk bayraklarıyla süsleyerek, müziğin son sesini açıp, korna çalarak şehir turu atan vatandaşlara sormak istiyorum; “kutlama mı yapıyorsunuz?”

Şehide saygı böyle olmaz, ikamet ettiğim mahallemde bakıyorum onbinlerce konuttan balkonunda bayrak asılı olan ev sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Bizim yapmamız gereken devletimiz bizi de cepheye çağırınca koşarak gitmektir. Ama öncesinde evimizin balkonlarına, işyerlerimize Türk bayrağımızı asarak ordumuzun yanında olduğumuzu göstermek, şehit düşen Mehmetçik için Fatihalar, Yasinler okumak ve gazamızın zaferle sonuçlanması için Fetih suresini okumaktır. Bunun dışında yapılan eylemler taşkınlıktan başka bir şey değildir.

Suriye’nin içine düştüğü ve bir şekilde bizim de sürüklendiğimiz bu durumun asıl müsebbibi Türkiye’ye gelen Suriyeli sığınmacılardır. Suriye toplam nüfusunun yaklaşık 1/4’ü (dörtte biri) şu anda ülkemizde yaşamaktadır. Bu insanların boşalttığı alan çeşitli emperyalist ülkelerin ajanları ve terör örgütleri için pratik yapabilecekleri, doyasıya Müslüman kanı akıtabilecekleri boş bir alan haline gelmiştir.

Eğer Suriyeliler biraz direnç gösterip dayanabilmiş olsalardı, topraklarını terk edip kaçmasalardı, o bölgedeki etnik yapı dengesi bozulmayacak ve emperyalist ülkeler ile onların hesabına taşeronluk yapan terör örgütleri bu kadar rahat hareket edemeyecekti.


İşte şimdi, gurur kaynağımız, göz bebeğimiz ve hürriyetimizin garantisi olan kahraman Türk askerinin teröristlerden temizlediği her köye, kasabaya, ilçeye ve vilayete çok hızlı ve sistemli bir şekilde Türkiye’deki Suriyeliler nakledilerek yerleştirilmelidir.

Suriyeliler kendi topraklarını sahiplenerek, “toprağı vatan yapma” bilincine ulaştıkları gün gerçek manada hürriyeti tadacaklardır. O gün geldiğinde Suriye topraklarında haçlı ordusundan bir tek asker bile kalmayacağı gibi bugünkü terör örgütleri de nasıl birden bire ortaya çıktılarsa aynı şekilde bir anda ortadan kaybolacaklardır.

Allah, Türk askerinin, Türk milletinin yar ve yardımcısı olsun. Türk devleti ilelebet payidar olsun.